Ülke olarak yeni tip koronavirüsle tanışmamızın ve mücadele etmemizin 161. günü; yani 5 ay 8 gün...

Bu yazı dün gece 03.02’de yazıldı...

Dün, 17 Ağustos 1999 Marmara Depremi’nin 21. yıldönümü idi.

17 Ağustos 1668'de ‘8’ şiddetindeki Anadolu Depremi’nin de 352. yıldönümü idi aynı zamanda.

7 bin 672 gün önce, yani 21. yıl önce sabah 03:02'de 7.4 şiddetinde büyük bir depremle sadece ‘45 saniye sarsıldık.

Asrın felaketi olarak nitelendirilen 17 Ağustos Depremi'nde resmi rakamlara göre 17 bin 480 insan hayatını kaybetti. 50 bin insan yaralandı. 285 bin 211 ev hasar aldı...

Binalar insanların yapım hataları olduğu için bu acılar yaşandı. Yaşanan acıların sonucunda hukuki boşluklardan dolayı o vicdansız, gözü dönmüş sorunlular maalesef cezasız kaldılar.

Bursa da deprem tehlikesi karşısında önemli kırılganlıklara sahip büyükşehirlerden biridir.

Bursa’nın 1. derece deprem kuşağında yer aldığı gerçeğinden maalesef yeterince haberdar değiliz ya da duyarsızız ya da çaresiziz.

Sözde bir şeyler hep konuşuluyor ve tartışılıyor ancak yeterli derecede hiç kimse üzerinde durmuyor.

Kentsel ve rantsal dönüşüm çıkmaz kat ve çıkmaz caddede sıkıştı...

Deprem yıldönümlerinde hatırlamakla, anmakla, ağlamakla, başka ülkelerdeki güzel örnekleri vererek bir yere varamadık.

Yapılacak binalar, projeler, seçilecek doğru mekânlar ve gerçekten gerçek denetim ve doğru yaptırımlarla netice alabiliriz.

Riskli binalar ranta bağlı değil tehlike derecesine göre envanter çıkarılarak ve acil olanları derhal yıkarak işe başlamak daha mantıklı ve yasal olurdu.

Uzmanlar 'deprem öldürmez, binalar öldürür' diyor.

Binaları gerektiği gibi yapmayan, insanların ölümüne sebep olan insanoğludur. Ona yol açan da insanoğlu...

İster binaların yapıldığı yerin yanlış seçimi,

ister bina maliyetini aşağıya çekmek için malzemenin eksikliği ya da kalitesiz malzeme kullanımı…

İster yetersiz denetim olsun sonuçta kurallara uyulmadığı için kendi felaketimizi kendi ellerimizle hazırlıyor ve felaketleri bekliyoruz.

İster hangi iş olursa olsun işi bilmeyen, tanıdığın, yakının, akraban, arkadaşın ve dayın değil, o işi hakkı ile yapabilen liyakatli kimseler tercih edilmediği için.   

Geçmiş tarihimizde yapılan eserler hala dimdik ortada, bugün yaptıklarımız da ortada.

İnsan hayatı bu kadar ucuz olmamalıdır.

Bu işin bir kuralı, bir standardı, daha da önemlisi bir ahlakı olmalı...

Bursa her şeyin en iyisini hak ediyor. Hak ediyor ancak hakkını yıllardır layıkıyla maalesef bir türlü alamıyor.

Bursa’nın sorunlarını biriktirerek değil, çözerek ilim ve bilim ışığında çözüme kavuşturmalıyız.

Bursa Büyükşehir ve 17 ilçe belediye başkanı bir araya gelmeli çünkü Bursa’nın iki ilçesi hariç diğer ilçeleri fay hatları üzerinde kurulu bir ulu şehirdir.

Yoksa olası Marmara Depremi'nin alacağı can sayısını hiçbirimiz hesap edemeyiz...

Bursa 1. derece deprem bölgesi. Bursa’yı tehdit eden faylar var.

Bursa için bu işlerden sorumlu kurum ve kuruluşlar neler yapıyor, kamuoyu bunları yeterince biliyor mu?

Bursa’nın afetlere karşı tehlikeleri belirlenmiş mi?

Bursa’nın afetlere karşı riskleri belirlenmiş mi?

Bursa’da buna benzer soru ve sorunlar yeterince tartışılıyor mu?

Bursa’da bu konuda çözüm için neler yapılıyor?

Bunların cevapları tam olarak hayır. Bir şeyler yapılıyor mu, evet! Daha çok şey yapılabilir mi? Kesinlikle evet…

Depremin ne zaman olacağını bilemeyiz ancak nasıl tedbir alınacağını biliriz.

Deprem doğal bir afettir.

Doğal olmayan ise, depreme karşı almamız gereken tedbirleri almamak, daha büyük felaket ve afettir.

Önce tedbir sonra tevekkül…