Bugün Engelliler Haftası… Engelliler Günü’nde dünya genelinde organizasyonlar düzenlenir.  Birçok kuruluş farkındalık ortaya koymak için çalışmalar yapar.

Engellilik bazen doğuştan bazen sonradan hastalık veya kaza sonucu bedensel, zihinsel, ruhsal, duygusal ve sosyal yetilerini farklı derecelerde kaybetmiş, normal yaşamın gereklerine uyamama ya da zorlanma olarak tanımlanmaktadır.

Engelliler Haftası, 10-16 Mayıs arasında, Birleşmiş Milletler’e üye 156 ülkede aynı tarihlerde özel ve güzel etkinliklerle kutlanır.

Engelliler Haftası; engellilik sorunu, engelliliğin önlenmesi ve engellilerin eğitimi, engellilere konulan engeller, hepimizin engelli olmaya aday olabileceğimizi hatırlatılır.

Engellileri anlamak, onlarla diyalog kurmak ve empati yapmakla başlar.

Onları anladığımızda kimlerin daha çok engelli olduğunu daha iyi anlama şansımız olur.

Ailenin içinde bir engelli varsa, onlar yaşayarak en iyi bilenlerdendir mutlaka.

Ancak engellileri anlamak ve tanımak için engelli olmaya gerek yok.

Görmek ve anlamak istiyorsanız, görür ve anlarsınız.

Engelli diye gördüğünüz birçok kişinin ne denli engelleri aştığını hepimiz biliyoruz ve izliyoruz.

Birçok dalda azimlerini ve başarılarını hep beraber gördük.

Engelli olup da her türlü engeli aşan, her türlü zorluğa şükreden ve gayret eden biri mİ engelli?

Yoksa sapasağlam olup da isyan eden, çalışmayan, çalan, kandıran, kaytaran, dilenen, her türlü şeytanlığa kafa yoran mı engelli?

‘Gözleri görüp her türlü çirkinliği yapan mıdır engelli, yoksa gözleri görmeyip bin bir türlü güzelliği gören ve kendince bir şeyler yapan mıdır?’ diye hepimiz kendimize sormalıyız.

Gözleri görmeyenler deyince, 2015 yılında İstanbul’da Gayrettepe metro durağında ‘Karanlıkta Diyalog’ ve 2016 yılında da ‘Sessizlikte Diyalog’ gösterimine gitmiştik.

Kesinlikte size de tavsiye ederim gidin, görün ve yaşayın.

Çünkü gözleri görmeyen ancak kulakları ve hisleriyle sizlere rehberlik yapacak olan onlardır.

Onlar size ‘Karanlık korkulacak bir şey değilmiş. Diyalog varsa karanlık yoktur’u öğretecekler.

Onlar size ‘En büyük engel önyargılardır. Artık her şey daha farklı olacak. Hissetmek anlayabilmenin en iyi yoludur’ diyerek öğretecekler.

Sizlere kısaca Karanlıkta Diyalog’u anlatayım.

İstanbul’u bu zamana kadar hiç bu kadar farklı görmediniz(!)  dedirtecek ve unutamayacağınız bir deneyim, sizi İstanbul’un sembolü haline gelmiş mekânlarıyla bir araya getirecek.

Hem de tümüyle zifiri karanlıkta!

İstanbul’a özgü o eşsiz ses, koku, doku ve sıcaklığıyla karanlıkta anlam kazanan duyular.

Size yol gösterecek rehberiniz görme engelli!

Siz görme dışındaki duyularınıza, size yol göstermesi için teslim olacaksınız!

Hiçbir şey görmeden, gitmek istediğiniz yere sizi götürecek gümbür gümbür gelen bir metroya bindiğinizi ya da Taksim Meydanı’nda istediğiniz yere gitmek üzere yoldan karşıya geçmeye çalıştığınızı bir hayal edin… Gözlerinizi kapatarak!

Uçağa biniyorsunuz, manava gidip meyve ve sebzelere dokunuyorsunuz.

Görme engellilerin kullandığı Braille alfabesini dokunarak inceliyorsunuz. Karanlıkta Diyalog Cafe’ye uğruyorsunuz çay, su ve soda satın alıp içebiliyorsunuz.

Bu hizmeti verenlerin gözü görmüyor ancak çok güzel hizmet veriyor. Kulaklarıyla, elleriyle ve tertemiz gönülleriyle…

Rahat olun! Sesler ve kokular size yol göstermek üzere orada olacak!

Karanlıkta Diyalog az görmenin ya da hiç görmemenin ne demek olduğu konusunda tüm algılarınızı sonsuza dek değiştirecek!

Kaçarak değil karşılaşarak öğrenebiliriz.

Zifiri karanlıkta bazı şeyleri daha iyi göreceksiniz