Cumhuriyet Halk Partisi, Gazi Mustafa Kemal Atatürk öncülüğünde 9 Eylül 1923’te önce ‘Halk Fırkası’ adıyla kuruldu. 1924 yılında ‘Cumhuriyet Halk Fırkası’, 1935 yılında ise ‘Cumhuriyet Halk Partisi’ olarak adını değiştirdi.

1927 yılında ‘Cumhuriyetçilik’, ‘Halkçılık’, ‘Milliyetçilik’ ve ‘Laiklik’ CHP’nin dört temel ilkesi olarak benimsenmiştir. 1935 yılındaDevletçilik’ ve ‘Devrimcilik’ ilkeleri de eklenerek partinin ilkeleri altıya çıkarılmıştır. Partinin amblemi olan 6 ok bu ilkeleri simgelemekte.

Kurucusu ve ilk Genel Başkanı Gazi Mustafa Kemal Atatürk’tür.

Atatürk partiyi kurmadaki amacını şöyle ifade ediyor: “…Milletin her sınıf halkından, hatta İslam dünyasının en uzak köşelerinden bana ebedi olarak iftihar duyacağım şekilde gösterilen teveccüh ve itimada layık olabilmek için en mütevazı bir millet ferdi sıfatıyla hayatımım sonuna kadar vatanın hayrına vakfeylemek emeliyle barıştan sonra Halkçılık esası üzerine dayanan ve Halk Fırkası adıyla siyasi bir fırka kurmak niyetindeyim.”

Ancak bugün geldiğimiz nokta maalesef partide durum çok farklı.

CHP, uzun yıllardır iktidar yüzü göremeyen parti haline geldi, hatta bir dönem barajı bile aşamadı.

Ana sebebi halktan kopuk olması ve günün şartlarına ayak uyduramaması ve gerçek değişimi yapamaması ve iyi bir lidere sahip olamaması görülüyor.

Girdiği her seçimden hezimetle çıkması nedeniyle tavanda da tabanda da rahatsızlıklar kırmızı alarm veriyor.

En son 24 Haziran seçimlerinde CHP’nin cumhurbaşkanı adayı Muharrem İnce ‘15 milyon 340 bin 321’ oy ile yüzde 30.64 alması ancak milletvekili tercihinde CHP’nin ‘11 milyon 354 bin 190’ oy ile yüzde 22.65 alması partinin kimyasını, fiziğini daha da bozdu, ateşini yükseltti.

Genel Başkan Kılıçdaroğlu'na göre ortada başarı varmış. Kaybeden de AK Parti imiş.

Muharrem İnce'ye göre ise 40 yıldır alamadıkları bir oy alındı. Bu da İnce'nin hesaplarını bayağı kalınlaştırdı. Gözünü genel başkanlık koltuğuna dikti. Öylesine ayrıntılara girdi ki istemem yan cebime koy misali.

CHP ikiye bölünmüş durumda.

"Kılıçdaroğlu onursal genel başkan olsun" diyen mi ararsın...

"İnce doğal genel başkan"dır diyen mi ararsın...

Şimdi gelelim zurnanın zırt deliğine...

Şimdi biri onursal genel başkan...

Birisi doğal genel başkan...

Bir de genel başkan lazım.

CHP içinde yıllarını vermiş çok değerli insanlar var ve genel başkan olmaya namzet çok kişi çıkabilir.

Ancak kanaatimce kendi içinde kimi çıkarırsa çıkarsın sonuç yine hüsran yine muhalefet olur.

Kimi çıtayı daha yukarıya çıkarabilir ya da kimi aşağıya düşürebilir.

Ancak bunlar iktidar olmak için yeterli çözümler değil.

Muharrem İnce de bu saatten sonra başarılı olamaz.

Seçim döneminde yaptığı çokça hata vardı.

Bana göre yıprandı. Hakkını yitirdi.

Peki, çözüm nedir? Çözüm olarak dışarıdan bir genel başkan olabilir.

Bu kadar gergin ve karışık bir dönemde kolay kolay kimse bu riski almak istemez.

İnanıyorum ve iddia ediyorum, beni genel başkan yapın, ben partiyi iktidara taşıyacağım. Bunun yazılı taahhüdünü verdim. Sözümü yerine getiremezsem istifa ederim.

Bir daha da siyasete girmem.

Peki, nasıl yapacaksın diye sorabilirsiniz doğal olarak. Öncelikle Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün dediği "Benim iki büyük eserim var; biri Türkiye Cumhuriyeti diğeri Cumhuriyet Halk Partisi"...

Biz iki büyük esere değer katmak için birbirine entegre ile işe başlayacağız.

Gerçek değişim diyeceğiz.

Samimi olacağız. Sözde değil özde projelerle halkın karşısına çıkacağız.

Satmadan, yıkmadan,sökmeden, kırmadan yapacağız.  

Halkı dinler gibi yapmayacağız dinleyeceğiz.

Siyaha siyah beyaza beyaz diyeceğiz.

Kişilerin menfaatlerini değil ülkenin ve halkın menfaatlerini önde tutacağız.

Hedeflerimiz ve planlarımız bellidir. Asla bahane üretmeyeceğiz.  Çare ve çözüm üreteceğiz.

Mutlu bir Türkiye, mutlu bir parti, mutlu bir seçmen ve vatandaş sözü veriyoruz.

Ben değil biz olacağız. Ben yaptım değil biz yaptık olacak.

Herkese iş aş. Çalışmak isteyen herkese iş. İşsizlik olmayan bir ülke vaat ediyorum.

Takdir sizindir, siz isteyin biz yapalım. Türkiye kazansın, millet kazansın.

Öyleyse genel başkanlık tercihinizi benden yana kullanın. Ben de partiyi iktidara taşıyayım.

Bir söz daha, partinin kapılarını önce halka açacağım. Sonra halka gidip oy isteyeceğim.

Büyük değişimin mimarı olacağım.

Vaatlerin partisi değil icraatların partisi olacağız.

‘Değişmeyen tek şey değişimin kendisidir.’