Ülke olarak yeni tip koronavirüsle tanışmamızın ve mücadele etmemizin 112.günü.

Dünya Emekliler Günü, 28 Haziran-4 Temmuz tarihleri arasında tüm ülkelerde kutlanıyor...

Cumhuriyetimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk emekliye 93 yıl önce ayrıldı, 30 Haziran 1927.

Gazi Mustafa Kemal askerlikten 1927 yılında, 46 yaşında iken emekli oldu. Milli Savunma Bakanlığı’na emeklilik dilekçesini verdi, emeklilik maaşını istedi ve askeriyeyle ilişkileri o gün kesildi.

Emekli oldu ama emekliye ayrılmadı.

Emekli olduktan sonra da ömrünün sonuna dek yani 10 Kasım 1938’de İstanbul’da Dolmabahçe Sarayı’nda hayata gözlerini yumana kadar çalıştı.

O günün şartları ve ülkenin ona olan ihtiyacı gereği öyle olması gerekiyordu. Zaten çok gençti. Vefat ettiğinde 57 yaşında idi. Allah (c.c.) rahmet eylesin.

Gazi Mustafa Kemal, “Bir milletin yaşlı vatandaşlarına ve emeklilerine karşı tutumu, o milletin yaşama kudretinin en önemli kıstasıdır” demiş. Çok da güzel demiş.

Bir toplum yaşlı ve emeklilere borçludur. Bu borcun en güzel şekilde ödenmesi için ve onların huzur ve güven içinde olması vefa gereğidir.

Allah (c.c.) ömür verdiyse hepimiz yaşlanacağız ve emekli olacağız. İnsan ömrünün çoğu çalışmakla, didinmekle, koşturmakla, mücadele ve sorumluluklarını yerine getirmekle geçiyor.

Hayatlarının en verimli ve dinamik çağlarını devletine, milletine hizmet ederek geçiren, büyük emekler veren emeklilerimiz yeniden ekmek arama peşine düşürülmemeli.

Emeklilik döneminde emekleme bitmeli ve ayaklarının üzerinde rahatça yürüyebilmelidir.

Hiç olmazsa yaşlandığında ve emekli olduğunda rahat yüzü görsün ve yüzü gülsün.

Verilen emekli maaşıyla rahatça geçinebilsin. Senede iki üç kere tatil yapabilsin. Çocuklarını ve torunlarını gezdirebilsin ve onlara küçücük de olsa bir hediye alabilsin.

Bunun için emeklilere biraz daha zam ve sosyal imkânlar ve ayrıcalıklar tanınması gerekiyor.

Gençler de görevini bilecek, evet şimdi çalışıyoruz gayret ediyoruz ama yaşlandığımızda ve emekli olduğumuzda bizi güzel günler bekliyor diye daha çok çalışsın ve üretsin.

Daha çok vermek için elbette daha çok üretim ve ihracat gerekiyor. Kısacası devletimizin kasasına daha çok vergi girmesi gerekiyor.

Biraz da israf edilen kaynaklardan kısarak emeklilerin gülmeyen yüzleri ve gözlerini güldürelim.

Memur emeklisi ile işçi emeklisinin arasındaki uçurumu da kapatmamız gerekiyor.

SSK ve Bağ-kur emeklilerindeki bu derin yaralar sarılmalı ve gerekli bağlar kurulmalıdır.

Memur emeklisi çok alıyor demiyorum. İşçi emeklisi daha az alıyor.

Bazı istisnalar hariç. Bunları siz de biliyorsunuz hak edeni var etmeyeni var. 

Ülkemizin daha da güçlenmesi ve kalkınması için alın teri döken emeklilerimize daha iyi bir hayat şartlarını sağlamak sosyal devlet gereğidir.

Emeklilerin yaşam birikimlerine ve tecrübelerine değer verilmelidir.  

Emekçilerimize ve emeklilerimize pozitif ayrımcılık yapılmalıdır.

Daha rahat ve özgür gezmeleri için yeşil pasaport verilmelidir.

Havaalanlarında ‘Very Important Person’ VIP salonları ayrıcalıklarından istifade ettirilmelidir.

Devletin ve özel kuruluşların her türlü ulaşım ve konaklamalarında özel indirim uygulanmalıdır.

Kamu kurumlarının sosyal tesislerinden ve imkânlarından özel ve güzel indirimlerle yararlandırılmalıdır.

Emekli serbest meslek mensupları görevlerini icra etmiyorlarsa ilgili odalar tarafından aidattan muaf olmalıdır.

Bunların çoğu şimdilik hayal, biliyorum ama imkânsız olmadığını da biliyorum.

Milli Görüş lideri rahmetli Prof. Dr. Necmettin Erbakan Başbakan olduğunda Cumhuriyet döneminde görülmemiş rekor bir zam yapmıştı emekliye ve memura.

İlk denk bütçeyi gerçekleştirdiğini de hatırlatalım.

Allah (c.c.) rahmet eylesin. Mekânı cennet olsun.

Tüm emeklilerin ‘Emekliler Günü’nü canı gönülden kutluyorum.