Cumhurbaşkanı, Başbakan ve İçişleri Bakanının Ankara’da olmadığı o gecede devletin birçok birimi ve TSK nöbet sırasında uyurken, 15 Temmuz FETÖ çetesi kalkışmasının ilk dakikasından itibaren bir avuç personeli ile birlikte kriz masası oluşturup devletin duruşunu bütün Valiliklere ve Emniyet Müdürlüklerine ilgili kurumlara dikte ederek Ölmek var. Dönmek yok. Son nefesimize ve kurşunumuza kadar direneceğiz. Devleti eşkıyaya teslim etmeyeceğiz” diyenleri unutmayalım.

Ankara ve İstanbul’da her şey toz duman altındayken…

Ankara’da TBMM, Beştepe Külliyesi, Emniyet Genel Müdürlüğü, Emniyet Müdürlüğü Türk Uçakları tarafından bombalanırken…

İstanbul’da Boğaziçi Köprüsünde, İstanbul BŞB’de sivil halka ateş açılırken…

İçişleri Bakan Yardımcısı Sebahattin Öztürk ile İçişleri Bakanlık Müsteşarı Selami Altınokun anında durum tespiti ve talimatları ile hain kalkışma illere yansımamıştı.

17/25 Aralık sürecinden itibaren devlette FETÖCÜ yapılanmaya savaş açan bu değerli Bürokratlar, 15 Temmuz sürecinde de çok aktif ve önemli rol oynayarak FETÖ kalkışmasına karşı devlet yapısının iskeletini muhafaza etme yönünde büyük hizmette bulunmuşlardır.

Kusuru telli duvaklı gelin edersiniz bir tek alıcısı çıkmaz ama başarıya ortak çok olur. Böyle dönemlerde sessiz kalanlara dikkat ediniz. Onlar ortalıkta görünmezler. Televizyon programlarının gülleri olmazlar. Görevlerini yerine getirmenin huzuru içerisinde mütevazi hayatlarına devam ederler.

İşte Sebahattin Öztürk ve Selami Altınok bunlardan sadece ikisidir. Onların değerini elbette devleti ile birlikte bu toprakların kuyumcusu olan Türk Halkı bilecektir.