Dünya ve ahiret mutluluğunu hedefleyen yüce dinimiz, İslam toplumunda birlik, beraberlik ve kardeşlik duygusunu hedeflemiştir. Bu birlikteliği sağlamak toplumu oluşturan her birey için bir gerekliliktir. İslam ahlakının öngördüğü sevgi, saygı ve hüsnü zan gibi güzel vasıflar her Müslüman’da olması gereken ahlaki kurallardır. Buna mukabil kin, haset, dedikodu, gıybet ve kötü zan gibi ahlaki zaaflar ise Müslüman’da olmaması gereken islamın yasaklamış olduğu hasletlerdir.

Üzülerek belirtmek gerekir ki insanlar arasında fazlaca önemsenmeyen ve kendisinden sakınılmayan ahlaki zaafların biri de gıybettir. Çoğumuzun çok rahat bir şekilde yapabildiği gıybet; Müslüman bir kardeşimizin arkasından, onun hoşuna gitmeyecek bir şekilde anmaktır ki bu anma o kardeşimizin ister bedeninde, ister nesebinde, ister ahlakında, ister fiilinde neresinde olursa olsun fark etmez.

Bir gün Peygamberimiz (s.a.v), ashabına; “Gıybet nedir, bilir misiniz?” diye sorar,Sahabe-i Kiram da; “Allah ve Resulü daha iyi bilir” cevabını verirler. Bunun üzerine Peygamberimiz (s.a.v);“Kardeşini O’nun hoşlanmadığı bir nitelik ile anmandır” diye tarif etmiştir. KendisineDinkardeşimde dediğim nitelik varsa, buna nebuyurursun?” denilmesi üzerine de; “Eğer dediğin sıfat kardeşinde varsa, işte o zaman gıybet olur. Yoksa ona bühtan ve iftira etmiş olursun.”(Müslim, birr,70;Tirmizi,birr,23) diye buyurmuştur.

Yüce Allah: “Ey iman edenler! Zannın birçoğundan sakının. Çünkü zannın bir kısmı günahtır. Birbirinizin kusurlarını ve mahremiyetlerini araştırmayın. Birbirinizin gıybetini yapmayın. Herhangi biriniz ölü kardeşinin etini yemekten hoşlanır mı? İşte bundan tiksindiniz! Allah’a karşı gelmekten sakının. Şüphesiz Allah tövbeyi çok kabul edendir, çok merhamet edendir. (Hucurat. 49/12)

Ayeti kerimede gıybet etmek ölmüş kardeşinin etinden yemeye benzetilmekte ve bundan nasıl tiksinti duyuluyor, yapılması düşünülmüyorsa gıybet etmekten de bu denli sakınılmalı ve geri durulmalıdır.

Gerçek mü’min o kimsedir ki, kendisine yapılmasını istemediği bir şeyi başkasına da yapmaz. Müslüman hem dünyası hem de ahireti hakkında menfaatine ve zararına olan şeyleri bilir. Hayatını buna göre düzenler. Hal böyleyken başkaları hakkında konuşacağımız zaman biraz daha dikkatli olalım ve kimsenin gıyabında onun hoşuna gitmeyeceği bir şekilde konuşmayalım. Birbirimize karşı sevgi ve saygı çerçevesinde kardeşlik duygularımızı pekiştirelim. Bu vesile ile Rabbimizin rızasını kazanalım.

Hz. Peygamber s.a.v mezarlıktan geçerken iki kabrin önüne geldi: “Bu iki kabrin içerisindekiler muhakkak ki azap olunuyorlar. Halbuki büyük bir şeyden dolayı da azap olunmuyorlar. Bunlardan birisi koğuculuk ederdi, diğeri de idrarından sakınmazdı (Müslim, İman,34; EbuDavud,Taharet,26) buyurdular. Peygamber efendimiz: “Miraca çıktığım gece tırnaklarıyla yüzlerini tırnaklayan bir takım kimseler gördüm.

Cebrail’e bunlar kimdir?diye sordum.

Cebrail de, bunlar insanları gıybet edip çekiştirenlerdir, gizli hallerini araştıranlardır’ buyurdular. (Edep, 40)”