Bilim teknoloji büyük hızla ilerliyor.

Bu ilerleme yaşamımızı kolaylaştırdığını zamanı daha efektif kullanmamızı sağlıyor.

Bu acıdan her şey çok güzel ve çok kolay olduğunu düşünüyoruz.

Ama bizlerin sağlığını ve yaşamını her anlamda etkileyen olumsuzlukların ya farkında olarak, yada olmayarak, insanlar olarak kendimizin rakibini ürediğimizin umarım farkındayız.

Dijital çağın diğer adı, insansız üretim süreci olduğunu belirtelim.

Yaşamımızın her alanının elimiz ayağımız olan cep telefonlarıyla iletişimimizi sağlayan baz istasyonu nedir?

Baz kelimesi İngilizce base (temel taban esas) kelimesinin Türkçeye geçmiş şeklidir. Baz istasyonu cep telefonu haberleşmesi için elektromanyetik sinyalleri yayınlayan veya alan bir anten ile bir radyo verici alıcısıdır. Baz istasyonları telefonla iletişimi sağlar. Her cep telefonu mutlaka bir verici ile iletişim halinde olmak zorundadır. Vericiler şimdiki teknolojik adıyla baz istasyonu olarak adlandırılır. 
Türkiyenin cep telefonu pazarına girmesiyle baz istasyonu cennetine dönüşmesi çok çabuk oldu. Artık okul, hastane ve evlerin çatılarında gördüğümüz metal çubuklar sanki hep oradalarmış gibi garipsenmez hale geldi. Oysa baz istasyonlarının insan hayatı üzerindeki kalıcı zararları giderek artıyordu.

 

Baz istasyonlarının zararlarının azamiye indirilmesi konusunda, çok yaygın olamamakla birlikte çalışmalar yapılıyor.

 

Bursa’da baz istasyonlarının zararlı olan etkilerini nominal Avrupa standartlarına indirmek için, Nilüfer Belediyesi bilimsel bir çalışma yürütüyor.

Nilüfer Belediyesinin baz istasyonlarıyla ilgili yaptığı çalışmalarla ilgili, Bursa Ticaret ve Sanayi Odası 51. Komite Başkanı Mehmet Çetinkaya ve komite üyeleri, Belediye Başkanı Mustafa Bozbey’i makamında ziyaret ettiler.

  

BTSO 51. Komitesi üyeleri Mustafa Bakır ve Gültekin Delen’in de yer aldığı ziyarette Komite Başkanı Çetinkaya, Bursa genelinde baz istasyonlarının yaydığı radyasyon ölçümleriyle ilgili çalışma başlatacaklarını söyleyerek, Nilüfer Belediyesi’nden destek istedi.


BTSO 51. Komite Başkanı Çetinkaya,”Daha önce Uludağ Üniversitesi’ne ölçümlerle ilgili başvuruda bulunduklarını, üniversitede baz istasyonlarını vermiş olduğu zararları ölçebilecek herhangi bir cihaz bulunmadığı yönünde cevap aldıklarını vurgulayan Mehmet Çetinkaya, Nilüfer Belediyesi’nin Nilüfer’de ücretsiz ölçümler gerçekleştirdiğini söyleyerek, Başkan Bozbey’den Bursa genelinde yapmayı planladıkları baz istasyonları ölçümü için BTSO 51’inci Meslek Komitesi adına destek isterken, “Kentimizin ve ülkemizin Elektromanyetik kirlilik RİSKİ açısından Ülkemizde mümkün olduğu kadar yaşabilir bir ortam arzu ediyoruz.Elektromanyetik kirliliğin yeterince kontrol altına   alınamadığın ve sadece yönetmelik çıkarmış olmakla meselenin  halledilemediği aşikardır.; bu konuda  çalışmaları olan tarafsız  bilim adamlarımızın raporları mevcuttur..Objektif bulgularla hazırlanmış bu çalışmalara ilgili kurumlar kulaklarını tıkamamalıdır.Çünkü sorun doğrudan doğruya insan sağlığı ile ilgilidir.Dünya sağlık örgütü WHO’nun  2011 yılında GSM frekanslı radyasyonu 2b sınıfı kanserojen olarak ilan etmesi  de mi dikkate alınmayacak.sağlık bakanlığı ,çevre bakanlığı ne yapıyor.Bu konu sadece  iletişim teknolojisi kapsamında değerlendirilemez.Konunun  gerçek uzmanlarından görüş alınmalıdır.ve ona göre ülkemizde elektromanyetik kirlilik kontrol yöntemleri ve projeleri geliştirilmelidir. Bayramdan sonra 51 komite başkanının davet edileceği brifing yapılacak. Elektromanyetik  kirliliği mercek altına alarak yapılan yanlış ve eksik  uygulamaları  belirleyeceğiz. Amacımız sadece bir ışık yakmak. “ dedi.

 

Mehmet Çetinkaya, ‘’Hem baz istasyonu hem de elektromanyetik kirlilikle ilgili Bursa’dan bu ışığı yakıp tüm Türkiye’ye yaymak istiyoruz. Bunun gönüllü elçisi olacağız. Bu kirliği size otobüs örneğiyle anlatayım. Bir otobüs düşünün egzozundan çevreye  zehirli gazlar yayarak sefer yapıyor. Diğer taraftan ise son model teknolojiye ve çevreye duyarlı otobüs var. Hangisini tercih etmek gerekir. Tabii ki iyi olanı. İletişim teknolojisinde de durum aynı. Çevreye ve insana en az zarar verecek kapsamda elektromanyetik radyasyon yönetmelikleri uygulayan ülkeleri neden örnek almadığımızı gündemde tutacağız.Ülkemizdeki evlerimizde oluşan  GSM frekanslı elektromanyetik radyasyon maruziyetinin  Avrupa ortalamasının çok üstünde olmasını istemiyoruz.Ülkemiz insanın sağlığı,İsviçre’de, İtalya’da yaşayan insanlara göre daha mı önemsiz kabul ediliyor?. İsviçre’ de ve Avrupa’nın birçok ülkesinde kullanılan en düşük sınırları biz neden kullanmayalım. Bu baz istasyonları zararlı değilse neden apartmanlarda veya çatılarda, totemlerde kamufle edilerek konuluyor. GSM Operatör şirketleri abartılı, yersiz ve faydasız reklamlar yerine insan sağlığına yönelik yatırımlar yapmak için neden çaba göstermemekteler..’’

Çetinkaya GSM, alanında ticaret yapan bir işadamı, doğal olarak yapması gereken kendi ticaretini riske etmemsi, ama tam terssin önce insan sağlığı ‘baz’ alınmalı, sonra ticareti ‘baz’ almak gerektiği anlayışıyla yurttaş olmanın gereğini yerine getiriyor.