Küçücük bir problemle karşılaştığında “aklım karıştı” diyene verilen otomatik cevap “Olmayan şey karışmaz”denir. Bursa’da ulaşım ve kent içi trafiğini yönetecek Ulaşım Koordinasyon Merkezi UKOME diye bir kurum vardır ama içinde trafikten anlayan adam yoktur. Bursa’da kara, raylı sistem, deniz ve hava ulaşımının patronu UKOME’de yoktur. Neden yoktur? Üç beş Yeşil Otobüs rantçısının hışmına uğramıştır. UKOME özel imarlı sitelerde yaşayan cici hanımlar ve şık beylerin 4x4 araçları ile trafiğe rahat çıkması için site önlerine trafik lambası koyma işlerine bakar. Yollar tıkanmış, millet isyanlarda onun umurunda değildir. Kapı gibi levhaları kent girişlerine kamyon yasağı saatleri diye asarlar ama denetlemezler.

Recep Altepe özel araçlarla kente girilmezse trafik rahatlar dedi diye tefe koyanlar gerçekte yapması gerekenleri yapmıyor.

Aslına bakarsanız, Bursa halkı olarak gerçekten bir trafik kültürümüz olmadı. Taksi dolmuşlar asla duraklarda yolcu alıp bırakmadı. Hep sağda indik ve sağda bindirdiler. Bursa’da dolmuş kuyrukları hiç olmadı. Kapı tokmağını yakalayan çevresindekilere omuz atıp dolmuşa bindi. Kaldırımlar, evimizin ve iş yerlerimizin önleri hep özel otoparklarımız oldu ve otoparklar boş kaldı.

Şehir sağdan soldan, doğudan batıdan göç almaya başladığında ovayı ve kent imarını deldiğimiz için büyümedik şişmanladık. Biz bunu sağlık olarak yorumladık. Şehrimizin damarları tıkanmaya başladı. Dolmuşlar büyüdü minibüs oldu. Minibüsler büyüdü yeşil otobüs oldu ve damarların içinde dolaşan kötü kolesterol gibi sağlığımızı tehdit etmeye başladı. Bunu da kimse görmek istemedi. Obez olup hareketleri kısıtlanmaya başlayınca feryat etmeye başladık ama bu daha iyi günlerimiz. Yakında bu güzel şehrin bünyesine felç inecek ve kıpırdamak imkânsız hale gelecek. İşte o zaman Bursa’nın sahipsizliği ortaya çıkacaktır.

Demek ki neymiş? Bursa’da trafik olmadığı için trafik sorunu da olmazmış…