Ermeni Sorunu, Emperyalist güçlerin Türkiye ve Türkler aleyhine giriştikleri yıkım savaşının bir algılamasıdır. Sözde batılı ülkeler, Balkanlar’daki Hıristiyan halklar ile Anadolu’daki Ermenileri kendi çıkarları doğrultusunda hep kullanmışlardır.

GÜNEY KAFKASYA’DA TÜRK KATLİAMLARI

Mart 1918’de Rus ve İngiliz askerlerinin yardımı ve bölgenin Kürt aşiretleriyle işbirliği yapan Ermeniler, Güney Azerbaycan’da (İran) Urmiye, Hoy, Salmas ve Maku kentlerinde binlerce Türk’ü katlettiler. Ermeni çetebaşı Marşimon, İsmail Ağa tarafından öldürülmesi ile Güney Azerbaycan topraklarından çekilen Ermeniler, katliam ve soykırımlarına Kuzey Azerbaycan’da sürdürdüler.

5 Mart 1918’de Bakü’de başlayan ilk silahlı çatışma başka bölgelere de yayıldı. Özellikle de Erivan, Zengezur ve Gökçe bölgelerinde yaşayan Azerbaycan Türkleri için büyük tehlike ortaya çıktı. Antranik’in komutasındaki Ermeni silahlı çeteleri Gökçe bölgesinde; Çamırlı, Medine, Anağızoğlu, Kışlak, Gulalı, Küsecik, Alçalı, Küçük Karakoyunlu ve Delikardeş köylerine hücum ederek pek çok Türk-Müslüman’ı katlettiler.

 Ermeniler, bağımsızlığını ilan edene kadar Taşnak komitelerinin silahlı birlikleri, daha sonra da resmi hükümet ordusu bölgedeki Azerbaycan Türklerini katletmeye sürdürdüler. Bu katliama katılan Yarbay Vahram “kahramanlığını” şöyle ifade etmişti;

“Ben hiçbir şeyin farkına varmadan Basarkeçer ahalisini mahvettim. Ancak bazen kurşunları kullanmak istemiyordum. Bu köpekleri öldürmenin en kolay yolu şudur ki, savaş sonrasında sağ kalanların hepsini kuyuya atıp üzerlerine ağır taşlar atmak gerekiyor ki, onlar sağ kalmasınlar. Ben de aynen böyle yaptım. Bütün erkekleri, kadınları ve çocukları kuyulara attım, kuyunun ağzını taşlarla kapatarak onları ölüme terk ettim”.

1917 Mayıs ihtilâlinde Bolşevikler iktidarı ele geçirince Kafkasya’daki halklar da, (Gürcü, Ermeni ve Türk) kendi kaderlerine sahip çıkmak için harekete geçerler. Sonuçta, 28 Kasım 1917’de Gürcü Menşeviklerin liderliğinde Merkezi Tiflis olmak üzere “Mavera-yi Kafkas Komiserliği”ni(bir nevi federasyon).oluşturdu. Kafkasya’nın en yüksek hâkimiyet organı olması beklenen bu komiserlik üyeleri arasında “Kafkasya’nın dış politikası” konusunda büyük bir anlaşılmazlık ortaya çıktı. 22 Nisan 1918’de “Kafkasya Bağımsız Federe Devleti” ilân edildiyse de, taraflar arasında çekişmelerin devam etmesi üzerine, bozulur. 28 Mayıs 1918’de Azerbaycan Türkleri, Gürcüler ve Ermeniler, ayrı ayrı bağımsız devletlerini kurarak ilan ettiler. Revan’da (Erivan) kurulan Taşnak Ermeni Hükümeti 1918’de; 1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı (93 Harbi) sonucu imzalanan Yeşilköy/ Ayastefanos Antlaşması ile Rusya’ya tek edilen Kars vilayetinin ve Erivan eyaletinin bir kısmını müttefik ordulardan almayı başararak sınırlarına katmıştır.

KAÇARAK KURTULABİLDİLER

1918’de Kafkasya konusunda Türkiye, İngiltere ve Almanya arasındaki anlaşmazlığı fırsat bilen Büyük Cani Antranik, Zengezur’a saldırdı. Ermeni saldırıları ve katliamlarına hazırlıksız yakalanan Zengezur bölgesindeki köylerin halklarından kaçarak kurtulabilenler; Karabağ, İran ve Erivan’a giderek canlarını kurtarabildi. Eylül ayında Zengezur üzerine Ermeni hücumları yeniden başladı. Rut, Darabe, Agadu ve Bagudı köyleri tamamen dağıtıldı. Arkhalı, Şyagur, Melikli, Pulkent, Şeki, Kızılcık köyleri ise zarar gördü. Bu köylerde toplam 500 kişi Ermeniler tarafından öldürüldü. 1918 yılı sonlarına gelindiğinde Zengezur bölgesinde, Azerbaycan Türklerinin yaşadığı 115 köyde; 2276 kadın, 2196 çocuk, olmak üzere toplam 7739 kişi Ermeniler tarafından katledildi.

Antranik Ozanyan, Khmbapet, Dro (Drastamat Kanayan) ve Hamazasp komutasındaki silahlı Ermeni çeteleri yüzlerce Türk köyünü yakıp yıkmış, halkını katletmiş ve zorla göç ettirmişti. Ağustos 1918’de Iğdır ve Eçmiadzin’de 60 köy, Dro’nun silahlı çeteleri tarafından yağmalandı. 1918–1920 Taşnak iktidarı döneminde Ermenistan’da yaşayan 575.000 Azerbaycan Türkünün 565.000’i katledilmiş veya zorla göç ettirilmişti. Bazı Ermeni araştırmacıları da bu verileri onaylamaktadır: “1920’de Sovyet Hükümeti, Taşnakların yürüttüğü politika sonucu burada 10.000 kişiden biraz fazla Türk kalmıştı. 1922’de 60.000 göçmen geri döndükten sonra Azerbaycan Türklerinin sayısı 72.596 kişi ölmüştür” açıklamasını yapmıştı.

ZORLA GÖÇ ETTİRİLMEK

1918-1920’de Azerbaycan Türklerinin katledilmesi veya zorla göç ettirilmesi 1905 katliamının devamı idi. Bu süre zarfında Ermeniler ciddi bir teşkilatlanma sürecine girmiş, silahlanmış ve propaganda faaliyetlerini genişletmişti. 1918’de Ermenistan Cumhuriyetinin kurulmasıyla, Ermenilerde milli kimlik ve devlet anlayışı ivme kazandı. İki yıllık (Mayıs 1918-Kasım 1920) Taşnak iktidarı zamanı Azerbaycan Türklerinin % 60’ı öldürüldü.

Bolşevik Ruslar, Azerbaycan Türklerinin Rusya’dan ayrılarak, bağımsız bir devlet olmak hususundaki faaliyetlerini önlemek amacıyla Ermeni asıllı Stepan Şaumyan’ı tam yetkili olarak Bakü’ye gönderdiler. Bakü’ye tamamen hâkim olmak isteyen Bolşevik Şaumyan, Taşnak çeteleriyle de birleşerek 31 Mart-1 Nisan 1918’de yalnızca Bakü’de 25 binden fazla Azerbaycan Türkünü “Pantürkist ve İnkılâp karşıtı” oldukları iddialarıyla katletti. Bu geniş çaplı katliamlar sadece Bakü’de değil, Gence, Şamahı, Guba, Zengezur, İrevan, Basarkecer ve Azerbaycan’ın diğer bölgelerinde gerçekleştirildi. Öldürülenlerin sayısı 60 bin kişiye ulaşmıştı.

Sovyet döneminde Karabağ'ın statüsü

Tarihi süreç içinde 28 Mayıs 1918’de kurulan İlk bağımsız Türk Cumhuriyeti olan Azerbaycan Cumhuriyeti, Kızıl Ordu’nun 27 Nisan 1920 yılındaki kanlı işgal darbesiyle yıkıldı. Yerine Azerbaycan Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti kuruldu.

Ermeni Bolşevik önder Anastas İvanoviç Mikoyan, Karabağ’ın Bakü'ye bağlanmasını istedi. Bu doğrultuda Azerbaycan Komünist Partisi’nin oluşturduğu üç kişilik heyetin yaptığı araştırma ve incelemelerden sonra sunduğu rapor doğrultusunda 30 Haziran 1921’de Karabağ Özerk Bölgesi, kuruldu.  Sovyet lideri Stalin’in 24 Temmuz 1923’de ilan ettiği “Dağlık Karabağ Sovyet Sosyalist Özerk Bölgesi”, Azerbaycan Sovyet Cumhuriyetine bağlı olarak varlığını, 1989 yılına kadar sürdürdü.

Azerbaycan toprakları içinde yer alan ve nüfusunun büyük çoğunluğu Türklerin oluşturduğu Dağlık Karabağ bölgesinin demografik yapısı,  9. yüzyıldan itibaren Rusya tarafından sistemli bir şekilde Ermeni nüfus yerleştirilerek değiştirilmişti. 1989 yılında Karabağ Özerk Bölgenin nüfusunun; 145.593 Ermeni (%76,4), 42.871 Azerbaycan Türk’ü (%22,4), geri kalan nüfusun % 1,2’si ise Kürt (Yezidiler dâhil), Rus, Rum, Süryani den oluşuyordu. Ermenistan’ın Karabağ’ı kendi sınırlarına katma isteğini açıklamasının ardından 1988’de çoğunluğu ellerinde bulunduran Karabağ özerk Cumhuriyeti parlamentosu, Azerbaycan’dan ayrılma ve Ermenistan ile birleşme kararı alıp, Ağustos 1989’da kendi ulusal yönetim konseyini seçtiler. Bunun üzerine Azerbaycan parlamentosu da Karabağ’daki özerklik statüsünü kaldırması üzerine 1990 yılının başlarında taraflar arasında başlayan çatışmalar giderek savaşa dönüştü.

Dağılma sürecindeki Sovyetler Birliği’nde halklar/milletler, bir birleri ardına bağımsızlıklarını ilan ettiği 1991 yılında Ermeniler, Rusya tarafından boşaltılan üslerden elde ettiği ağır silahlar, savaşta dengenin Ermenistan'dan yana ağır basmasını sağladı. Ermenistan silahlı kuvvetleri, 1988’den ateşkesin yapıldığı 12 Mayıs 1994 tarihine kadar devam eden savaşta; Azerbaycan topraklarının %20’sine tekabül eden,  Dağlık Karabağ’ın tamamı ile çevresindeki Azerbaycan’ın Şuşa, Lâçin, Kelbecer, Ağdam, Fuzuli, Cebrail ve Zengilan reyonlarını (ilçelerini) işgal etti.

1992 yılının 18 Şubat’ında Hocavend’i, 25/26 Şubat’ında Hocalı’yı, 26 Şubat’ında Şuşa’yı, 18 Mayıs’ında Laçin’ı, işgal eden Ermeniler, 1993 yılının; 4 Nisan’ında Kelbecer’i, 23 Temmuz’unda Ağdam’ı, 24 Ağustos’unda Fuzuli’yi, 27 Ekim’inde Zengilan’ı, 26 Ağustos’unda Cebrayil’i ve 31 Ağustos’unda da Kubatlı’yı işgal etmişlerdi. BM ve birçok uluslararası kuruluşun, Karabağ’daki işgale son vermelerini dile getirmelerine rağmen Ermeniler, bu işgallerini sürmektedir.