YAZACAĞIZ
Görmeyen gözlerin görmesi, 
Duymayan kulakların duyması, 
Anlamayan beyinlerin anlaması için yazacağız, yazmaya devam edeceğiz...
Yazılarımızı takip edenler sıkılabilir, bazı dostlarımızın "Kaliteye boğdun bizi" şeklindeki eleştirilerine de aldırmadan, yazacağız.
TSE'yi anlattığımız için, TSE'yi savunduğumuz için, belli bir zümrenin ve bir kısım züppenin eleştirilerine, saldırılarına maruz kalsak da, korkmadan yazmaya devam edeceğiz.
 
TSE'nin efsane başkanı olan Mehmet YILMAZ ARIYÖRÜK'ün ifade etmiş olduğu "TSE stratejik bir kurumdur" ifadelerine gönülden inandığımız için, yılmadan yazacağız.
TSE'nin faaliyetlerini azaltmak için çaba sarf edenlerin, bireysel çıkarları için bu çaba içinde olduklarını bildiğimiz için, cesaretle yazmaya devam edeceğiz.
Ülke sanayisinin gelişmesinin Standardizasyondan geçtiğine inandığımız için ve bu Standardizasyonu sağlayacak kurumun TSE olduğunu anladığımız için, bildiklerimizi yazacağız...
Uluslararası rekabette bir adım öne geçebilmek için temiz kaliteye ihtiyacımız olduğu için ve bu temiz kalitenin Türkiye'deki tek temsilcisinin TSE olduğunu gördüğümüz için, kem gözlere, eğri sözlere aldırmadan yazmaya devam edeceğiz... 
 
TSE'de yetişip, çevre edinip, bilgi ve tecrübe sahibi olup, piyasa yapıp, sonra da bir vesile ile TSE'den ayrılıp, kendi çıkarları için TSE'yi karalayanlara karşı olduğumuz için, onların düşmanlığından çekinmeden, yazacağız...
TSE'de göreve başladığı zaman, kayışı bırakın, ikinci bir pantolonu olmayan, bir pantolon ve bir palto ile bir yıl çıkaranların, daha sonra da kayış atıp, kayıkçı kavgası içine girenlere, nefretimizden değil, sevgimizden asla değil, doğruya inandığımız için, yazmaya devam edeceğiz...
 
Bazen, bazılarından öyle eleştiriler alıyoruz ki, eleştiriyi yapanlar bizi sindirecek olduğunu zannediyorlar!
Aksine!..
Bazı eleştirilerden elbette faydalanıyoruz, ders çıkarıyoruz ve o eleştiriler sayesinde daha güzel şeyler yazdığımıza inanıyoruz...
Kısaca, temiz kaliteyi yazmaya, kaliteyi kirletenlere karşı durmaya ve kurum aidiyetiyle, aşk ile yazmaya devam edeceğiz!..
Çünkü bizimkisi bir aşk hikayesi...


***

NE ZAMAN (Çok) MUTLU OLURUM!
"Şu kadar param olduğu zaman!" diyemiyorum, çünkü çok param da olsa, şimdiki yaşantımdan fazla bir şey değişmeyeceğini biliyorum.
"Şöyle bir evim, böyle bir arabam olunca!" bunu da demiyorum, çünkü şimdiki evimi seviyorum, markası önemli değil, ayağımı yerden kesen arabanın en iyi araç olduğuna inanıyorum.
"Şu makama gelirsem!" bu düşünceyi de kabul etmiyorum, çünkü makamların gelip geçici olduğunu biliyorum, anlık mutlulukları sevmiyorum, en büyük çile ve sıkıntıları da makamda çektiğimi biliyorum!..
 
Ne zaman mı mutlu olurum?
Örnek vereyim;
Almanya'da TÜV ne ise, Türkiye'de TSE o olunca, en mutlu, çok mutlu olurum.
O zaman, temiz kalitenin hakim olduğuna inanırım.
İşte o zaman; her üründe TSE şartı olur!
Tüm tüketiciler, ürünler üzerinde TSE markasını arar...
Sanayici MİLLİ BELGELENDİRME SİSTEMİNE geçer...
Kalitenin önemi anlaşılır...
Toplum MİLLİ SES VERİR!
İşte o zaman, Karamanoğlu çok mutlu olur.
Anladınız mı (zatı muhterem, kendi kayığını yüzdürmeye çalışan malum çerçeve içinde saf tutmuş çevreler!) bizimkisi şahsi çıkar meselesi değil, bizimkisi bir aşk hikayesi!..
Bu aşk hikayesinin kitabını yazdık, YAKINDA...