Elektrik faturaları üzerinden "Kayıp Kaçak Bedeli" adı altında tahsil edilen ücretlerin hukuka uygun olduğu iddia edilse de, vicdanları yaraladığının bilinmesini istiyoruz.
Malın sahibi, malını kaybetmeyecek, koruyacak. 
Korumuyorsa, kaybediyorsa diyetini kendisi ödeyecek.
Malın sahibi, malını çaldırmayacak.
Çaldırıyorsa, çalanı yakalayacak, hırsızdan hesap soracak.
Hesabı herkesten sormayacak, herkesi de hırsız yerine koymayacak.
 
Kaybolan Elektriği ben kaybetmedim, çalınan elektriği ben çalmadım!
Kaybetmedim, çünkü malın sahibi ben değilim, koruma diye de bir görevim yok!
Ben çalmadım, ÇÜNKÜ BEN HIRSIZ DEĞİLİM!
Öyleyse benim evime gelen fatura üzerinde "Kayıp Kaçak Bedeli" neden var?
Yapılan işlem yasal olabilir ama doğru değildir!
Nasıl ki ben, Beytülmale el uzatmaktan korkuyorsam, benim hakkıma da el uzatılmasını İSTEMİYORUM!

***

KABUK KIRILMALIDIR

Okumuyoruz, düşünmüyoruz!
Yazmıyoruz, çizmiyoruz!
Araştırmıyoruz, geliştirmiyoruz!
Gezmiyoruz, görmüyoruz! 
Sadece ve sadece konuşuyoruz...
 
Aklımızı akıllı telefonlara yükledik!
Fikrimizi dizilere yönlendirdik!
Yüreğimizi paslı kilitle kilitledik!
Sadece ve sadece gördüklerimizle karar vermeyi alışkanlık haline getirdik...
Kabuğumuzu kırmak, daha ileriye varmak zorundayız.
Bunun için ne mi yapmalıyız?
Bilime yönelmeli, bilimin aydınlık ışığı ile önce iç dünyamızı, sonra tüm dünyayı aydınlatmalıyız.
O zaman kabuklar kırılacak, bu ülke LİDER ÜLKE olacaktır...

***

EDEPSİZLİK


Bursa işgal edilir. 
Venizelos'un oğlu Sofokles, işgal orduları komutanı olarak Osman Gazi'nin türbesine gider.
..Ve edepsizce, Osman Gazi'nin sandukasını tekmeleyerek, şöyle bağırır;
"Kalk ey koca sarıklı, koca Osman! Kalk da torunlarının halini gör! Kurduğun devleti yıktık. Seni öldürmeye geldim !"
Bu durum, büyük bir edepsizliktir.
 
Osman Gazi'nin sandukasını tekmeleyen Sofokles'in kıçına tekmeyi, Mustafa Kemal ATATÜRK ve silah arkadaşları vurmuştur. 
Bu olayı niye yazdık?
Bilenlerin hatırlaması, bilmeyenlerin öğrenmesi için yazdık!
Bir de;
Osmanlıcılık oyunu oynayıp, "Yunan orduları galip gelseydi" diye saçmalayıp, ATATÜRK'e hakaret eden aymazların utanması, Osman Bey ve ATATÜRK, bu milletin vazgeçilmez değerleridir, bizim ecdadımızdır,ikisi de sahipsiz değildir, bunun net olarak anlaşılması için yazdık.

***

KALİTE ŞEHRİDİR BURSA

Kalite alanında, yönetim sistemleri ile ilgili olarak, en büyük eğitim organizasyonları, geçmişte BTSO ile işbirliğinde TSE Bursa tarafından yapıldı.
 
Bir hafta süren, onlarca değişik salonda ve 5 ilde aynı anda gerçekleştirilen eğitimlere yaklaşık 5 bin kişi katılmıştır.
Gerçek kaliteyi doğru adresten, yani TSE'den öğrenen kaliteciler, Bursa'nın ve bölge sanayinin gelişiminde önemli görevler üstlenmişlerdir. 
Eğitim, ehliyetsiz kişilere; belgelendirme kifayetsiz kuruluşlara terk edilirse, kalitesizliğin önüne geçilemez...
Sahayı boş bırakır, ehliyetsiz ve kifayetsiz kişilerin KOBİLERİ yanlış yönlendirmesine müsaade edilirse, KOBİLERİN kaliteli üretime yönelmesi beklenemez.
Teşvik ve destekleri kalite parametresi dışında tutar, teşvik ve destek verilen KOBİLERİ, kalitesiz kalitecilerin ve danışmanların yönlendirmesine müsaade edilirse, verimlilik sağlanamaz, kaynaklar israf edilir.
Sözü şuraya getirmek istiyoruz; TSE, kapısına gelene hizmet veren bir kurum olma anlayışından ziyade, her kapıya giden, her kapıyı çalan, sürekli sahada olan, KOBİ ile el ele olan bir kurum kimliğinde olmalıdır!  
Dün...
 
Bursa'da yapılan "Kalite Şehrinde Kalite Günleri" adlı ve onlarca organizasyon, tüm ülke geneline yayılmalıdır...
Dün...
Bursa'da, binlerce öğrenciye sahnelenen "Önce Kalite" adlı tiyatro oyunu, tüm ülke genelinde sahnelenmelidir...
Bursa, "Kalite Şehri" unvanını kalitesi ile elde etmiş, hakkı olduğu için tescil ettirmiş ve Türkiye'ye örnek bir şehirdir ve bunda TSE'nin çok önemli bir katkısı olmuştur.
Tüm şehirlerin, bu çalışmaları örnek alması ve kaliteyi taçlandırması gerekmektedir...
Bunun içinde, TSE sürekli sahada olmalıdır...
Ne diyorduk;
"TSE HER YERDE... BİZE HER YER TSE" 
Olması gereken budur. 
Sanayicinin ayağına giden, sanayicinin karşısında ayağa kalkan bir TSE!
Gerisi, kalitesizliktir...
..Ve kalitesizliğe, kalitenin tahammülü mümkün değildir!