Türkiye,olağanüstü şartlar altında önemli bir referanduma gitmektedir.


‘Hayır’ demek isteyenler,'Evet' çilere;'Evet' demek isteyen 'Hayır'cılara  hakaret yağdırıyorlar..

Kimsenin buna hakkı yoktur!

Hem meclisteki kavgalardan şikâyet edeceğiz; hem de biz sağa sola hakaretler yağdıracağız.

Hem karşı tarafı demokrat olmamakla suçlayacağız, hem de 'Evet' veya 'Hayır' demek isteyenlere söylemediğimizi bırakmayacağız.

Yani Rıdvan Dilmen’in veya Murat Boz’un reylerini açıklaması, düşünüp taşınıp bir neticeye varması ve tercihini açıklaması, niye sizi rahatsız ediyor ki?

Dünya’nın her yerinde, topluma mâl olmuş insanlar, seçimlerde kanaatlerini ve tercihlerini açıklamıyorlar mı?

Bundan rahatsız olmaya hakkınız yok, ama rektör diye atanan bir takım salakların ‘Evet' diye reylerini açıklamalarından siz değil, hepimiz rahatsız olmalıyız.

Tabii bunun 'Evet' diyenlere sinirlenenler kadar, 'Hayır' diyenlere de sinirlenenler var.

Siz bu memlekette % 49.50 le  iktidarsınız ve bu memlekette yaşayanların % 50.50 ‘sin sizin gibi düşünmüyor; düşünmek mecburiyetinde de değil.

Siz bu anayasa değişikliği teklifini meclise getirirken,“Bu teklif, mecliste referanduma ihtiyaç göstermeyen 367 oy alsa da, halka başvuracağız” demediniz mi?

Ne kadar demokratik bir düşünce ?

Ama şimdi referandumda 'Hayır'ların fazla çıkacağı endişesiyle muhalefeti vatan hainleriyle aynı kefeye koymak gayreti de neyin nesi?

Ne çabuk halkın oyu değerini kaybediyor?

Demokrasi, muhalefetin alternatif sunması, iktidarın da alternatif teklifleri dikkate alması ile yaşar.

Şu hale bakın ki, ne muhalefetin karşı çalışması var;  ne de iktidarın karşı fikirlere alışması.

Bu yetmiyormuş gibi, iki taraftan da, sosyal medya manipülasyonları gırla gidiyor.

Bakıyorsunuz bir kahve de Türkiye Barolar Birliği Başkanı Prof. Metin Feyzioğlu oturmuş,“Meclisin elinden kanun yapmak yetkisi elinden alınmıştır.” diyor.

Açıyorsunuz yeni anayasayı, son söz mecliste, yalnız cumhurbaşkanının bir kanunu tekrar görüşülmek üzere geri göndermesinde,meclis kararında ısrar ederse, bu sefer kabulde, 'salt çoğunluk' aranmış...O kadar.

Salt çoğunlukla ikinci defa Cumhurbaşkanına gönderilen kanunu Cumhurbaşkanı’nın onaylayıp ilân etmekten başka çaresi yok.

Bakıyorsunuz, internette İstanbul Barosu önceki başkanı ve müstakbel CHP Genel Başkan adayı Ümit Kocasakal, "Cumhurbaşkanı OHAL ilân eder ve federasyon ilân eder“ diyor.

Yahu bütün iyi hukukçuların kötü politikacı mı olması lâzım?

Zaten biz kâfi derecede kötü politikacıya sahibiz, onların iyi hukukçuları örnek almasını isterken, bir de iyi hukukçuların, kötü politikacı olmak heveslerine mi üzüleceğiz?

Kötü politikacı derken, benim mazime aldanıp, CHP’lileri kastettiğimi sanmayınız..

Öbür taraf ta da, “ Harun gibi geldiniz, Karun gibi oldunuz “ deyip, bu kanaatinden dönen tümen tümen adam var. Şimdi onlar, 'Karun' dedikleri adamların sözcüsü olup,Referandumdan 'Evet' çıkarsa, terör biter “ diyor ve bizi çileden çıkarıyorlar.

Yahu Allah aşkına, iktidarıyla muhalefeti ile bir yakamızdan düşün.. Düşün de bu millet topçusuyla popçusuyla,kıllı bacaklısı, bacakları ağdalısıyla, ağasıyla, marabasıyla, bidon kafalısıyla ve Nişantaşı yosmasıyla hep beraber sandığa gidip, gönüllerinden geçtiği gibi oy verseler.

 

(Not:Yarın yeni anayasa değişikliğine yapılan itirazları ele alacağız.)