TBMM’den referandum oyu ile geçen yeni Anayasa ile ilgili tartışmalar resmi takvim başlamadan başladı. Biliyoruz ki resmi takvim Cumhurbaşkanının onayı ve kararın Resmi Gazetede yayımlanmasından sonra başlayacaktır.

Karar ile ilgili itiraz başvuruları Cumhurbaşkanlığınca incelendikten ve onaylandıktan 60 gün sonra halkoyuna başvurulacak Anayasa referandumu için toplumsal tansiyonun yükseltilmesini doğru bulmuyorum.

Yasanın TBMM’de görüşülmesi ve engelleme çabalarının sonucunda yaşanan gerginlikler hafızalardadır. Bu gerilimi sokaklara taşımak, sonuç ne çıkarsa çıksın bir tarafı eksik bırakacaktır. Oysa referandumların ruhunda kabul edenler ile etmeyenlerin farkının az olması önemlidir ve belki de doğrudur. Çünkü çıkan sonucun herkes tarafından kabulü ve içsel olarak sindirilmesi demokrasiye olan inancın ta kendisidir.

Ancak darbe anayasaları yüzde 90 hatta bazen yüzde 100 olarak onaylanır. Biz bunu 1983 darbe Anayasası referandumunda dibine kadar yaşadık.

Oysa bugün yüzde 91.37 ile kabul edilen 12 Eylül darbe Anayasası ile ilgili bütün itibarlar kaybedilmiştir.

Sosyal alem, bir alem…

Bu günlerde sosyal medyada reylerini açıklayanlar, kendi kararları doğrultusunda çağrı atan meşhur kişilerin paylaşımları üzerinde konuşulanların meselenin özünün önüne geçmesini üzüntü ile takip ediyorum. Kimin evet ya da hayır dediğini değil, rey ihsasını doğru bulmuyorum.

Bunun üzerinden de sosyal medyada ‘ben senin ciğerini bilirim’le başlayan, ardından ‘vatan haini’ damgası atan ya da ‘biat eden makarnacı, iki torba kömüre kendini satanlar’ diye devam eden racon kesicileri ibretle izliyorum.

Bir sabah bakıyorum bana sormadan evet diyenler grubuna eklenmişim, ertesi sabah ise haberim yokken hayırcı gruba üye yapmışlar. İnsan nezaketen bir sorar be! Kaldı ki ben kimseye ‘ne vereceksin’ ya da ‘verdin’ diye sormayacağım.

Sadece iyi okudun mu diyeceğim!

Yahu! Benim de bir ön fikrim var ama bu kadar önemli bir konuda yasa çıktığında enine boyuna incelemeden bir karar verecek kadar ve beni ekleyenler kadar cahil değilim. Ben bu demokratik hakkımın hakkını vermeden oyumu belirlemeyeceğim.

Vekil çözemedi, aslına müracaat

Referandum demek ‘vatandaş olarak seçtiğin vekillerin çözemediği işin kararını aslına soruyorum’ demektir.

Yani ‘EVET’ diyenler Cumhuriyeti yıkmak isteyenler olmadığı gibi ‘HAYIR’ diyenler de vatan haini değildirler. Halk demokratik ve özgür bir şekilde karar haklarını kullanacaktır. 

Elbette hepimizin ortak yönü geleceğimize, çocuklarımıza ve tarihe karşı olan sorumluluğumuzdur. Çünkü vereceğimiz karar ile büyük bir değişime imza atacağız.

Neden evet?

Siyasi Partiler Yasası’nı değiştirmeye ve güçlerini paylaşmaya kıyamayanlar parlamenter sistemi sakatlayarak bu günlere getirmiştir. Yeniden seçilememe korkusu ile liderler sultasının karşısına dikilemeyenler TBMM sakinlerini halkın gözünde liderlerinin talimatıyla parmak kaldıran insanlar olarak sıfatlandırdığı gibi pastanın çileği olarak iş takipçileri haline getirmiştir.

Küçük sayısal dengelerle kurulan çok başlı koalisyonlar ülkeyi ve ekonomiyi çarpıtmış ve vesayet gücünü elinde tutan darbeci fırsatçıların işini uz etmiştir. Bizim nesil iyi bilir ki kim gelirse gelsin iyi icraatlar hep tek başına iktidarlar döneminde yapılmıştır. Ya da yanlışlar yapıldı ise muhatabından sandıkta hesap sorulmuştur.

Koalisyon dönemlerinde darbecilerin yazdığı ayar mektuplarının bile kimin adresine gönderildiği tartışma konusu yapılmıştır.

Bürokratik oligarşi dünyada olduğu gibi bizde de çoğu zaman icrayı sıkıntıya düşürmüş ve hizmetin akışı ve hızını düşürmektedir.

Yasama ile yürütmenin birbirinin içine adeta kaynak olması, ne yasama, ne de yürütme, Anayasa’da tarif edilen güçler ayrılığı ilkesine uymamaktadır.

‘ABD’de, Fransa’da başarı ile uygulanan bu başkanlık sistemini antidemokratik olarak düşünebilir miyiz’ diyenler, bir de Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan karizmasını ve liderliğini üstüne koyunca evet demektedirler.

Bütün bunlara karşı fani alemde insanların ve görevlerin geçici olduğunu düşünmeden partili cumhurbaşkanı olarak ilerde bu gücü eline alıp ömür boyu başkanlığa çevirecek olan ihtirasın gelebileceği ihtimalini yok saymadan evet demek düşündürücüdür.

Neden hayır?

Bilgisi olmadan fikri olanlar yeni Anayasa’yı Recep Tayyip Erdoğan’ın başkanlık sevdasına indirgeyerek büyük yanlış yapıyorlar. Bir ülkede Anayasa değiştirmek çok zorken hatta ülkemizde darbelerle değiştiğini biliyorken, bunun tartışmasını kişi üzerinden yapmak doğru değildir. Rejim değişiyor derken sebeplerini söylemiyorlar. Parlamenter sistemi kutsuyorlar ama sakatlıklarından bahsetmiyorlar. Örneğin ‘Siyasi Partiler Yasası’nı TBMM’ye getirelim’ demiyorlar. Halk adına konuşuyorlar ama halkın duygu ve düşüncelerine yabancı kalıyorlar. Demokrasiyi aydınların(!) rejimi olarak görüyorlar ve halk adına kendilerini karar verici olarak görüp sandıkta kalıyorlar.