Türk Ceza Hukukunda yağma diğer adıyla gasp suçu, iki ayrı suçun birleşiminden oluşmaktadır. Hırsızlık suçunun cebir, şiddet veya tehdit suçları ile birlikte işlenmesi halinde oluşan bir suç tipidir.  Bu haliyle artık iki ayrı suçtan değil tek bir suç olarak, yağma suçundan bahsedilecektir. Türk ceza kanunu kapsamında yağma suçunun, iki ayrı şekilde vuku bulabileceği hüküm altına alınmıştır. Malın yağması ve senedin yağması. Biz bu yazımızda malın yağması suç tipinden bahsedeceğiz. 

Kanunun lafzıyla, bir başkasını, kendisinin veya yakınının hayatına, vücut veya cinsel dokunulmazlığına yönelik bir saldırı gerçekleştireceğinden ya da malvarlığı itibariyle büyük bir zarara uğratacağından bahisle tehdit ederek veya cebir kullanarak, bir malı teslime veya malın alınmasına karşı koymamaya mecbur bırakan kişi yağma suçundan cezalandırılacaktır1.

Nitelikli Haller

Cezanın ağırlaştırıcı ve azaltıcı halleri kanunda sayılmıştır. Kanuna göre, cezayı azaltan yalnızca iki hal mevcuttur;

 1)   Malın değerinin az olması

2) Kişinin bir hukuki ilişkiye dayanan alacağının tahsili amacıyla cebir veya şiddet uygulanması

Malın Değerinin Az Olması Hali

Malın değerinin az olması halinde tayin edilecek ceza indirilebilecektir. Yargıtayın görüşüne göre malın azlığı ifadesinden, kişinin daha fazla alma olanağı varken yalnızca gereksinimi kadar veya değeri itibariyle az olan şeyi alma durumunda; bu hükmün uygulanabileceğini belirtmiştir.2 Bununla birlikte malın değerinin az olması yalnızca maddi ölçütlerle belirlenerek cezadan indirilmesinden ibaret değildir. Failin içerisinde olduğu durum, kendisini bu suçu işlemesine iten sebepler, mağdurun zararı gibi somut olayın özelliklerine göre hakim işlenen fiile “orantılılık” ölçüsünü gözeterek ceza tayinini gerçekleştirecektir.

Alacağın Tahsili Amacıyla Cebir veya Şiddet Kullanılması

İlgili maddeye göre, kişinin bir hukuki ilişkiye dayanan alacağının tahsili amacıyla cebir veya şiddet uygulanması halinde kasten yaralama veya tehdit suçuna ilişkin hükümler uygulanacaktır. Hukukumuzda esasında kendiliğinden hak alma (ihkak-ı hak) yasaktır. Eski Türk Ceza Kanununda bu suç tipi ayrıca düzenlenmişse de, Yeni Türk Ceza Kanununda böyle bir düzenlemeye ayrıca bir suç tipi olarak yer verilmemiş, Yağma suçu başlığı altında cezayı azaltıcı neden olarak düzenlenmiştir.

Böyle bir saikle hareket eden failin suç tipi; artık yağma olarak değil, araç olarak kullandığı fiilin suç tipi olarak karşımıza çıkacaktır. Diğer bir deyimle kişi alacağının tahsili amacıyla, tehdit kullandıysa yalnızca tehdit suçundan, cebir kullandıysa yalnızca cebir suçundan dolayı cezalandırılacaktır.

Burada failin bir borç ilişkisinin tarafı olması, maddenin uygulama alanı bulması açısından elzemdir. Aynı zamanda bahse konu bu borcun vadesinin dolmuş olması da alacak ilişkisinin varlığı için diğer bir şarttır. Yargıtay’ın “alacak ilişkisini” geniş yorumladığını görmekteyiz. Öyle ki dolandırıcılıka uğradığı mahkeme kararı ile sabit olan şahsın dahi bu madde hükmünden yararlanabileceğine hükmetmiştir.

Etkin Pişmanlık

Failin bizzat kendisinin işlediği suçtan pişmanlık duyması ve bu zararın gidermesi halinde etkin pişmanlık hükümleri uygulama alanı bulacaktır. Fakat kanun; fail, mağdurun uğradığı zararı failin hangi aşamada giderdiğine göre cezada indirimin farklılık göstereceğini hükme bağlamıştır. Burada sadece cezada indirim söz konusu olacaktır.

  1 Türk Ceza Kanunu, Md. 148 vd.

  2 Durmuş TEZCAN - Mustafa Ruhan ERDEM - R. Murat ÖNOK, Teorik ve Pratik Ceza Özel Hukuku, syf 773