Son günlerde dövizin Türk Lirası karşısında ki çıkışı, vatandaşı tedirgin etti. Döviz borcu olanlar, çocuğunu dövizle okutanlar, okutana, ev kirasını, araba taksitini dövizle ödeyene kadar vatandaşın kafasında “Acaba bu artış nereye varacak ve hükümet herhangi bir adım atacak mı?”sorusu var.

Vatandaş;  kendisini fena halde çarpan döviz konusunda; “Cepte para kalmıyor, her şeye zam gelecek, bu zamlarda vatandaşların cebine olumsuz yönde yansıyacak. Hele dövizle borçlananlar için durum bir felaket.. Vatandaşı zor günler bekliyor. Türk Lirası eridikçe biz de ediyoruz. Geçinmek daha da zorlaşacak. Hükümet zaman geçirmeden gerekli önlemleri almalı” diyorlar.

Amerikan Doları'nın hızlı yükselişi sonrasında vatandaşlara “Dövizlerinizi bozdurun” çağrısı yapan Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın çağrısının ardından dövizlerini bozduranlara kuyumcular:  altına yatırım yapmalarını, emlakçiler ise gayri-menkule yatırım yapmaları çağrısında bulunuyorlar.

 

Durum bu ahvalde iken, arkadaşım Yavuz Koca’nın sosyal medyada paylaştığı “CUMHURBAŞKANINI KİM DİNLİYOR? Başlıklı yazısı dikkatimi çekti. Yazı şöyle:
“Sayın Cumhurbaşkanı'nın telkinleriyle vatandaşların döviz bozdurduğu görülmektedir. Ancak kurlarda artış devam ediyor. Çünkü döviz bozduranlar garibanlardır. Yani yastık altında 300-500 dolar/eurosu olanlardır. Basit bir hesapla; 1 milyon kişi döviz bozdursa, toplam yarım milyar dolar eder.

Hâlbuki 100 tane zengin, zenginleştiği döneme manevi borcunu ödemek üzere söz dinlese ve 100'er milyon dolar bozdursa 10 milyar dolar eder.
Hesap ortada, bir tarafta "askerimiz fakirdendir" misali 1 milyon gariban, öte yanda 100 elit...
Bazıları kur farkları nedeniyle servetine servet katarken, bazıları şahadet şerbeti içercesine fedakârlık yapıyor. 
Bu milleti, yani Türk Milletini zor zamanlarda ayakta tutan mayayı ve asaleti korumak zorundayız. 
Unutmayalım.. Dolar günde 10 kuruş artarak 3,4 TL'den 3,5 TL'ye çıktığında bile; sadece 421 milyar dolar olan dış borcumuz günde 42 milyar TL (42 katrilyon) artmaktadır.

Üretmek, vatandaşa refah ve huzur sunmak, ayrıca ihraç etmek, istihdam yaratmak ve hür yaşamak için rahmetten faydalananlar bir zahmet külfete de katlanmalıdır.
Nöbeti her daim bu ülkeyi karşılıksız sevenlere bırakmamak lazım!...”