Demokrasi,insan hakları,olağan üstü hal,olağan üstü hal döneminde insan haklarının askıya alınması filan diyoruz ya?

Hani dün elini öpmek için yarıştığınız, bugün asmaya çalıştığınız adamlar var ya?

Hani polisteki, ordudaki, üniversitedeki, devlet dairelerindeki badem bıyıklıları temizlemeye çalışırken, başka badem bıyıklıları göreve getiriyoruz ya ?

Hani, alçağın, o vatandaşa silâh doğrultanın 7 ceddindeki Fetöcüleri temizliyoruz da, yanı başımızdakileri, parti içindekilerini unutuyoruz ya?

Hani “Daha ileri, daha demokratik bir Türki’ye  için anayasada değişikler yapılması gerekiyor.”, diyoruz ya?

Her gün, anayasamızda bu değişiklikler olmazsa, ya da öbürünün diliyle bu değişiklikler olursa kıyamet kopacağını sanıyoruz ya ?

Hani sonra da, seçilmemişlere, seçilmişlerin yetkilerini vermek istiyoruz ya?

Hani, muhalefet liderinin de, cumhurbaşkanının da, hani referandumda oylayacağımız anayasa değişiklik metnini daha ezberleyip, özümseyemediklerini sanıyoruz ya? .

Hani, güvensizlik oyu kalkarsa, sanki bugüne kadar başarabilmişiz, ya da yarın başaracak sayıya  ulaşabilecekmişiz gibi umuyoruz  ya?

Hani ister muhalefet, ister iktidar siyasetçisi olsun, her gün başka şeyler söylüyorlar, daha sonra birinin dün söylediğini, diğerinin bunu bugün söyleyip, diğerinin  bu sefer buna şaşması var ya ?

Hani, muhalefet liderinin  ne olacağını merak ettiği, iktidar partisi başkanının ondaki  gücü muhafaza edeceğini sandığı   başbakanlık var ya?.

Hani, o kalbimizin pırpır atarak takip ettiğimiz“Amerika’da Tarım Sanayii’ndeki İstihdam verileri  var ya?

Hani bankadaki,  ya da reisin gürlemesinden sonra  zuladaki  3/5 yüz dolarımızın saniyelik parite değişimleri için gözlerimizi TV ekranlarından ayıramadığımız gelgitlerimiz... var ya?

Hani, ülkücülerin bir işi yarım mı bıraktıklarını, ya da ne zaman tamamlayacaklarını merak ediyoruz ya?

Hani, iktidarın gücün yelkenlerini dolduracağını sandığı, muhalefetin soldan mı, sağdan mı estiğini daha anlayamadığı  orta doğu baharı  rüzgarı var ya ?..

Hani, Şam’ daki Emevi camiinde ne zaman Cuma namazı için saf mı  tutacağımızı sanırken, sonra  daha kaç şehit için musalla taşı arkasında sıralanacağımıza şaşırıyoruz ya..

Hani Bodrum’un, Marmaris’in  koylarında cennet misali ağırlayıp, sonra Şam’ı Onlara cehennem yapmağa çalıştığımız Esad’la nasıl barışacağımızı bilemiyoruz ya?

Hani burada, emekçi  kadınlar gününü kutlamaya çalışanların üzerine güvenlik güçlerini salarken, Almanya’da, Hollanda da bizi konuşturmadıklarına  kızıyoruz ya.?

Hani,” Avrupa Birliği’nde İslam’a  fobi var “  diye yeri göğü  inletirken, Rotterdam Belediye Başkanı’nın Müslüman olduğunu  öğrenince apışıp kalıyoruz ya?

Hep bunlar var ya?

Takmayın kafanızı  bunlara..

Hepimiz 25 yıl önce, Karadeniz sahillerine koşan  AIDS’li güzellerle  “ Bize bir şey olmaz “ diyerek yatanlar gibiyiz.