İki dönemdir (10 yıl) Büyükorhan Sarnıç Köyü’nün muhtarıyım. Mahallemizin adı köyün kurucularından Sarnıçlı Oğulları sülalesinden gelmekte ve 520 yıllık tarihe sahip. En azıdan devlet kayıtlarında bu bilgiler mevcuttur. Bir zamanlar bol nüfusa sahip olan köyümüzün şu anki nüfusu 500 ve 110 haneden oluşuyor. Bursa’ya 98 km, Büyükorhan’a da 13 km uzaklıkta.

GELENEKLERİMİZE BAĞLIYIZ

Sarnıç Köyü sert ve keskin bir iklime sahiptir. Bu yüzden de köyümüzde geceleri insanlar ayazdan donar, gündüzleri de cayır cayır yanar… Geleneklerimize bağlıyız ve kendimize has oyunlarımıza sahibiz. Düğün ve kaşık oyunlarımız en meşhur olanların arasındadır…

Bayramlaşmalar köy içerisinde devam ederken gençlerimiz bayram yerine toplanır ve değişik bayram oyunları oynanır, neşe ve huzur içerisinde saygı ve sevgi çerçevesinde kutlanır. Ayrıca her yıl Ağustos ayının 2. Pazarı geleneksel köy cemiyetimiz yapılmaktadır ve din dil ırk ayrımı yapmadan her kesimden insanımızı ağırlamaktan onur duyarız duyurulur…

SAĞLIK OCAĞI BİNASI VAR İÇİNDE DOKTOR YOK

Köyümüzde içme suyu, kanalizasyon şebekesi vardır ancak yeterli değildir. Bu yüzden de acilen göletlere ihtiyacımız vardır. Hiç göletimiz olmadığından üç gölet planı yaptırdık. Ve öyle ümit ediyoruz ki kısa aralıklarla olur ve ‘can suyu’ anlamına gelen üç göletimiz de bize bildirilen tarih olan 2018 yılına kadar yapılır.

PTT’MİZ YOK!

PTT şubesi ve PTT acentesi yoktur. Sağlık ocağı vardır ancak içinde doktorumuz yoktur. Haliyle köyümüzde herkes hastalanmaktan korkar çünkü böyle bir durumda Büyükorhan’a gitmek zorundadır. Bu da maddi imkan gerektirdiğinden her kişiye göre mümkün değildir.

ÖĞRENCİLER MAĞDUR

İlköğretim okulumuz vardır ancak imkanları kısıtlıdır. Dolayısıyla durumu olan bazı çocuklar taşımalı sistemden yararlanarak Büyükorhan’a gitmektedir.. Bu da imkanı olmayan çocuklara haksızlıktır… Mahallemizin içme suyu şebekesi, kanalizasyon şebekesi vardır. PTT şubesi ve PTT acentesi yoktur.

MECBUREN GÖÇ

Geçimimizi tarım ve hayvancılıkla sağlıyoruz ancak her gün biraz daha fazla zorlanıyoruz. Bu yüzden de şehre aşırı göç oldu ve de olmaya devam ediyor. Devletimiz bu duruma el atmazsa şayet yavaş yavaş köyümüzde genç kalmayacak ve dağlar içinde bir cennet parçası ve tarih daha yok olma yoluna girecek. Benden söylemesi. Bu sebeple ricamız mahsulümüz ve etlerimiz hak ettiği fiyatlara satılsın. Gençlere iş imkanı sağlayacak iş yerleri, gerekirse fabrikalar açılsın..  Yıkık dökük, her an yıkılma tehlikesi yaşayan bir köy kahvemiz vardır ve herkes oraya toplanmaktadır. Yollarımız asfaltsız çamur içinde… Lütfen artık. Ne yapılacaksa bir an evvel, çok geç olmadan yapılsın ki bu millet doğduğu ve doyduğu toprakları terk etmek zorunda kalmasın.

CAMİ İÇİN VERİLEN SÖZLER TUTULSUN

Bir diğer ve çok önemli sıkıntımız da köy camimizle ilgili. Birkaç yıl önce Sarnıç Köyü’nün eskiyen ve artık tehlike saçan camisini yıkıp hemen yan tarafına yeni ve çok güzel bir cami yaptırdık. Ancak iki yıldır her tarafa, özellikle de Büyükşehir Belediyesi’nin Fen İşlerine başvurduğumuz halde caminin çevre düzenlemesini ve tuvaletlerini bir türlü yaptıramadık. Halka ne diyeceğimi bilemediğimden, hiç kimseye derdimi benden kaynaklandığını anlatamayacağımı iyi bildiğimden deyim yerindeyse köyde durmamaya ve milletten kaçmaya başladım. Çünkü bilenler çok iyi bilir: Köy yerleri öyle!.. Deyim yerindeyse Sarnıç Köyü olarak, bildiğiniz unutulduk! Büyükşehir Belediyesi’nden ricam, camimizin çevre düzenlemesi ve tuvaletleri artık yapılsın ki hem ben hem de halk derin nefes alsın. Dikkate alınması ümidimle.

Saygılarımla

Mehmet Kaya

Büyükorhan Sarnıç Köyü Muhtarı

 

 İnsan hayatı ucuza gelmez

Son üç yıldır inşaat sektörü yanlış uygulama ile gidiyor. Yapılan bütün bloklarda, sitelerde iç odalarda inanılmaz bir ses yalıtımı sorunu var.  İnşaat firmaları tuğla üzerine alçı, sıva yapıp boyayıp işi bitirince, daireyi alan vatandaşlar “yandaki komşunun bütün konuşmasını ve mahremiyetini duyuyorum, onlarda bizimkileri…” diyerek her gün daha fazla tepki veriyor. En son Görukle’de 90 daire ses yalıtımı için bize geldi. Bütün inşaat firmaları ucuz maliyet ve yüksek rakama sattıkları dubleksleri yalıtımsız ya da yanıcı malzeme ile 

 

yapıyorlar.  Ucuz olsun diye yapılan iş de kışın doğalgaz, yazın da klima ve elektrik faturalarına yüklü bir şekilde yansıyor. Örneğin iki hafta önce İnegöl’de mobilya fabrikası çatısı yandı. Halbuki yangın yalıtımı olsaydı en az hasarla kurtarılacaktı. Adana’da çıkan yangında 12 can yandı, oysa yalıtımı yapılıp tedbiri alınsaydı o kızlarımız bugün hayatta olacaktı.

09.15.2016’da Çevre Bakanı Mehmet Özhaseki’nin yazılı ve görsel açıklamaları internette ve bende mevcut. Açıklamada ‘ısı ses ve yangın yalıtımı zorunlu’ diyor. Ama öyle görünüyor ki  yapı denetimciler, mimarlar ve müteahhitler çavuş, ahbap ilişkisi içindeler ve bu da büyük bir sorun yaratıyor. Daha fazla canlar yanmadan bu durumun bir an evvel önüne geçilmesi için gerekli tüm denetimlerin yapılmasını rica ediyorum ve bu konuda ilgili kurumlardan gereken hassasiyeti bekliyorum.

Saygılarımla

İ.U.

 

 Geç olmadan…

 Altıparmak Caddesi’ndeki kontrolsüz dönüşler cadde üzerinde herhangi bir düzenleme yapılmadığı için her an tehlike arz etmeye devam ediyor. Ve sık sık “Nasıl oldu bu kaza!” dedirtecek kazalar yaşanmaya devam ediyor. Evvelsi gün (Çarşamba) Altıparmak Caddesi Kuruçeşme Mahallemizdeki Duygu Döviz’in bulunduğu binamıza çarpan araç bina sakinlerine ve caddeden gelen gecen vatandaşa büyük korku yaşatırken, büyük de tehlike yarattı. Bursa Büyükşehir Belediyemiz yetkililerin cadde üzerinde uygunsuz araç dönüşlerini engellemek için gerekli uygulamayı yapmasını önemle arz etmekteyiz. Konuyla ilgili caddede görev yapan trafik polislerimizin de dilekçeleri bulunmakta fakat çözümcül bir uygulama yapılamamıştır. Bugünkü kazada vatandaşımıza bir zarar gelmemesi en büyü tesellimiz olup bir an evvel geç olmadan gerekenin yapılması en büyük isteğimizdir.

Saygılarımla

H.K.