Anayasa değişikliği komisyondan geçti, birkaç güne kadar genel kurula gelecek.

Söylememiz gerekmektedir ki bu değişiklik, başkanlık sisteminin gerektirdiği dengeleri kuracak; başkanlıktan, tek adamlığa açılacak yolu tıkayacak; kuvveler ayrılığını koruyacak ‘iki turlu dar bölge sistemi’ni ihtiva etmemektedir.

Daha evvel başkanlık sistemi ile ilgili yazılarımızda ısrarla üzerinde durduğumuz bu husus, daha önce, derin devletin, Kürtleri, aşiretleri güney doğu politikasına hâkim kılar düşüncesiyle, bugün ise MHP’nin “iki turlu dar bölgeli seçim sistemi” tıpkı 1950’lilerin ekseriyet sistemi gibi[1] bizi siyaset sahnesinden ebediyen siler düşüncesiyle reddedile geldi.
 

Oysaki siyaset, bir tarafın ebedî kazançlarına yenilmez.

Demokrat Parti’nin, Adalet Partisi’nin kaleleri, İzmir, Aydın, Muğla gibi vilâyetler bugün, CHP’nin kaleleri.

Sivas, Kars gibi CHP kalesi vilâyetler, bugün AK Parti’nin kaleleri..

Kürtlerin hâkimiyetinden endişe edilen Adana ve Mersin’de bugün MHP li belediye başkanları var.

Urfa ve Gaziantep, Kürtlerin değil, AK Partililerin siyasi zaferlerine şahit olmaktadır.

Şimdi, bütün gücüyle bu anayasa değişikliğini reddetmeye azimli CHP’li dostlarıma hatırlatmak isterim ki eğer, sizin atom bombası sırrı gibi sakladığınız anayasa taslağınıza göre Cumhurbaşkanı yine eskisi gibi mecliste seçilecek olsa, sizin Katolik nikâhı[2] ile bağlandığınız % 25.01 miktarındaki oy, sizin hiçbir zaman bu makama ulaşmanıza izin vermeyecektir.

Oysaki Tayyip Erdoğan’ın aday olmayacağı herhangi bir seçimde, Ekmeleddin İhsanoğlu gibi yanlış bir aday çıkarmazsanız, bir gün sizin de bir Cumhurbaşkanı çıkarmak şansınız olabilir.

Bu umut var; ama meclis içinden seçilecek bir cumhurbaşkanı için ebediyen bu şansınız yok.

Bunu bir düşünseniz, daha zaman varken, bu anayasa değişikliği çalışmalarına katılsanız; demokrasiyi koruyacak ve kurtaracak katkılarda bulunsanız; stratejinizi, kavga, gürültü, müsamere itirazları yerine, mantığa ve hesaba istinat ettirseniz; hem siz, hem biz topal demokrasiden kurtulsak olmaz mı?

 

[1] 1950 ve 1954 seçimlerinde, seçimin yapıldığı ilde 1 rey fazla alan parti, bütün milletvekillerini kazanıyordu. CHP’nin ebediyen iktidarda kalacağı zannıyla getirdiği bu sistem, sağ politikaların ebedi zaferinin yolunu açmıştı.

[2] Katolik nikâhında boşanma yoktur. Ve, yeni bir nikâh için, karısını veya kocasını öldürmek mecburiyetinde kalanlar, boşanma hukukuna,” İtalyan usulü boşanma “ gibi gayr-ı resmi bir kavram kazandırmışlardır.