Sen, dün muhalefet liderinin çelengini parçalayan, muhalefet liderine mafya raconu keserek kucağına mermi fırlatan, genç kardeşim..
Senin yaşadıklarının bin mislini yaşamış, senin duyduğun acıların bin mislini duymuş, 1946 ‘dan başlayarak, 1980’ e kadar uzanan süreçte, neler görmüş bir ağabeyin olarak, söyleyeyim ki, demokrasinin temel unsuru muhalefettir.
Biz de İsmet Paşa’yı Yeşilhisar’a, Balıkesir’e, Bursa’ya, Topkapı üzerinden İstanbul’a sokmak istemedik.
Böyle yaparak, demokrasinin temelini sağlamlaştırdığımızı sandık..
Yanıldık..
İhtilâller gördük, hapislere girdik..
Demokrasi şehitleri verdik..
O sehpaların altlarında yıllarca ağladık.
Sonra ne oldu biliyor musun ?
Aydın Beyin ağzından, “ Babamın bazı davranışlarını, bazı kararlarını anlamakta mazûrum” sözlerini duyunca şaşırdık.
Biz de, hayatın süzgecinden geçtikçe, zaman zaman, aynı kelimelerle seslendiremezsek de, o soruları zihnimizde sıraladık..
İktidar, sadece “ Dicle nehrinin kenarında kaybolan bir koyundan mes’ul olmak “ değildir.
O çobanın koyunlarını korkmadan otlatmak hakkını sağlamaktır da..
Bu sadece, polisiye bir tedbir değil; aynı zamanda demokratik bir vecibedir de..
Yani sevgili kardeşim, o muhalefet lideri var ya, evet O, mezralara da gidecek, mezarlıklara da; O, düğünlere de gidecek, hapishanelere de; O, katillerle de konuşacak, hainlerle de..
Dinleyecek ama, ihanet etmeyecek.
Sorunlarını , sebeplerini öğrenmeye çalışacak ama, işbirliği yapmayacak..
Sen, evet sen, yarın çocuklarının daha güzel bir Türkiye’ de yaşamasını istiyorsan, iktidarı sevmeyi de, muhalefet liderine güvenmeyi de öğreneceksin..
İktidara güvendiğin kadar, muhalefete güvenmediğin zaman, anla ki, demokrasi yolunda yürüyeceğimiz, daha çok yol vardır..
O yol da, inanarak yürümek isteyenlerin yoludur..
Çelenkleri parçalamak, tekmelemekle bitmez o yol..
O zaman, uzar da, uzar.
Muhalefet lideri yanlış yapmaz mı?
Elbette ki yapar..
Kim yanlışsız bir dünya da yaşar ki ?
Yanlış yaptığı zaman, onun cezasını, sen vereceksin..
Ama bugün değil, yarın..
Ama kucağına kurşun atarak değil; sandığa oy atmayarak.
Unutmayacaksın ki, lâyık olsun olmasın, O adam, Mustafa Kemâllerin, İsmet Paşaların koltuğunda oturuyor..
Protokolde başbakanın yanında duruyor..
Türk devletinin sonsuza kadar yaşamasını istiyor ve buna inanıyorsan, bunun yolu kardeşim, devletin kurallarına ve devlet adamına hürmet etmekle başlar.
Biliyor musun ?
Bana “ Yahu, 80 ‘nini geçtin, ne yoruyorsun kendini? “ diyorlar..
Ruhsal, sosyal ve siyasal doyuma ulaşmış bir insan olarak, bunları sana söylemek için kardeşim.
Bu sütunlarda yazarak, bazen mikrofonlara konuşarak..
Ama hayatın bana armağanlarını sana sunarak yaşamımı sonlandırmak için..
Evet ülkeme , ülkemin insanlarına borcumu unutmayarak..