Saflıkla, salaklık arasında çok ince bir çizgi var… Her defasında karıştırdığım, içinden çıkmakta zorlandığım iki kavram…
Dededen kalma radyomda nostalji şarkıları dinlerken buldum kendimi…
Bir döneme damgasını vurmuş duygu dolu güfte ve besteler çalıyordu peş peşe.
Kah duygulandım kah hüzünlendim; umut doldum, düşündüm, sorguladım.
Dedim ki: “Aşk’la sevmek, bağlanmak ne güzel bir duygu. Ne saf, ne temiz.”
Sonra birden silkelendim ve artık böylesi saflıkta aşk kalmadığını fark ettim...
Bu güzelim duygu şimdilerde içi boş bir balon gibiydi, ufacık bir dokunuşta patlıyordu.
Sevgiye ve aşka dair tüm saflıklar birilerinin seni salak yerine koymasıyla kirleniyordu…
Bir paranoya halinde dolaşıyor insanlar bu çağda…
Kimileri salak olmamak adına saflıklarını kaybediyor, kimileri ise saf kalmak adına iyice salakça bir hal alıyor. Bu kısır döngü yaşamın birçok noktasında var olmaya başladı…
İnsanı saf yapan iyi niyetidir.
İnanmak istediklerine inanırsın tüm iyi niyetinle, kötülük düşünmeden; bu da salaklıktır.
Saflık değil, inanmışlıktır seni salak yapan.
Siz yine de saf kalın, inanmak istediğiniz tüm güzel duyguları sarıp sarmalayın beklentisizce…
Sistem pürüzlü ama olsun...
Gerçekten inanıyor musunuz? Ne güzel, ne mutlu… Hep böyle saf kalın!
İçinizdeki sevgiyi ve umudu her zaman büyütün.
Eski zaman şarkıları gibi