Yerel medyamızda iki haber dikkatimi çekti hafta içinde.

Biri, 'Bursaspor' lu taraftarın umre çıkarması! '

Diğeri, ' Timsah Arena yolu çöküyor! '

Bu iki haberin aynı anda gündeme gelmesini, Tanrı'nın Bursa'mıza bir lütfu olarak görmemiz gerektiğini düşünüyorum.

 

Bursaspor taraftar gurubu Teksas'tan 76 kişi, belediyeler ve işadamlarınca umreye gönderilmiş.

Kendisini tribün lideri olarak tanıdığımız bir kişi de, 2007 yılından beri umreye gittiklerini ve bu sayede tribünlerin iyileştirileceğini söylemiş.

Nasıl bir tespit ama, müthiş değil mi?

 

Belediyeler kente hizmet için vardır. Asli ve öncelikli görevleri; çevreyle uyumlu, planlı, programlı kentleşme, sorunsuz altyapı ve ulaşım hizmetlerinin entegrasyonudur.

Sportif anlamda ise; profesyonel yaklaşımlardan ziyade, çocukların ve gençlerin spor yapabilmelerine olanak sağlayacak tesisleşme faaliyetlerinin içinde olmaktır.

Hele tribünlerin iyileştirilmesi gibi bir iddia ile belediyelerin ne gibi bir ilgisi olabilir. Üstelik konuya dinsel bir anlam katılarak.

 

Umreye gidip dönen taraftarların ilaç görevi göreceklerini düşünmek daha da ilginç tabi!

Ama Beşiktaş maçlarında ki kurban kesme ritüelinin ana unsuru tekbir sesleri buradan geliyor demek ki!

2007 den beri yapılan bir organizasyonun tek yararının 2010 yılı olduğunu söyleyebiliriz. Hem lig şampiyonluğu, hem de fair-play ödüllerini almıştık. Ama ondan sonrası tam bir felaket. Federasyona her sene yaklaşık 2 milyon lira civarında ceza ödeyerek ciddi katkılarda bulunduk. Sürekli seyircisiz oynayarak büyük tribün gelirlerinden mahrum kalmak ta cabası.

Bu işin çözümü; hacı hoca olmaktan, ‘Rabbena Hep Bana’ dan ve takımını çok severken öldürmekten değil, Bursaspor'a en büyük katkıyı nasıl sağlarım diye kafa yormaktan geçiyor elbette.

 

Adı dernek te olsa, Bursaspor Kulübü Profesyonel anlamda faaliyetlerle ilgilenmekte ve kongre üyelerince seçilen yönetim kurulu tarafından yönetilmektedir. Bursaspor'la ilgili tüm organizasyonlardan Bursaspor Yönetimi sorumludur. Buna taraftar profilinin iyileştirilmesi de dahildir.

Bu kentin en büyük ortak değeri herşeyin üzerindedir, dışarıdan yönlendirmeler ve suiistimallerin kesinlikle dışında kalmalıdır. Sorumluluk, kongre üyelerince yetkilendirilen yönetimin omuzlarındadır.

 

Timsah Arenanın; namıyla ve maketiyle nasıl olduysa, dünyanın en heyecan verici statları arasında ilk 10'a girdiği söylenmişti.

Ama maketle gerçeğinin hiç ilgisi yok. Timsahı ara ki bulasın!

Açılışta su borusunun patlaması, önce tavanın ve şimdide stada giriş yolunun çökmesi ciddi ihmallerin habercisi.

En fazla para harcanarak ve en uzun süre geçmesine karşın henüz bitirilemeyen bu yapı, kendisinden sonra başlananların hepsinden geride kalmıştır. Antalya, Mersin, Konya ve Beşiktaş stadları konuya en iyi örneklerdir.

 

Bursa Atatürk Stadı varken, böylesine anlamsız bir işe girişmeyi BBB açıklayamaz. Bu kentin bu kadar sorunu varken üstelik.

Aklıma kentimizin tek akarsuyu Nilüfer geldi.

Sayın Altepe yıllardır burayı ıslah edeceğini söylüyor. Suyu kirleten işletmeleri çok kötü korkutuyor.

Yıllardır aynı hikaye sürüp gidiyor. Oysa bu su bizim yediğimiz bitkilerin sulanmasında kullanılıyor. Bu kentin insanları kanser oluyor ve ölüyor.

 

Atatürk adı her taraftan silinmeye çalışılırken seslerini çıkarmayanlarla, yeni stada gerek olup olmadığını ve bu kentin acil gereksinimlerini sorgulamayanların aynı kişiler olması da bir rastlantı değildir!