Allah’a hamd, Rasûlüne salat ve selam olsun. Kur’ân ve takva ayı, hayır ve hasenat mevsimi, rahmet ve mağfiret müjdecisi mübarek ay Ramazan’a kavuştuk, bu güzide günlere has neşve ve mutluluğa eriştik.  Zevkle, şevkle, tezekkürle, tefekkürle ve dahi kemâli edeple oruçlarımızı eda edeceğiz inşallah.

Bizi Rabbimize, kitabımıza, kendimize ve tüm varlığa yakınlaştıran, aynı heyecan ve davranışta buluşturan bereketli bir mevsimdir Ramazan. İnsanı manâ iklimlerinin derinliklerine ulaştıran, duygularımızı, gönlümüzü, ruhumuzu ve davranışlarımızı tek ulvi gaye uğrunda toparlamayı öğreten bir manevi mekteptir Ramazan. Bu manada dağılmışlığımızı toparlayan, savrulmuşluğumuzu durultan, yalpalamalarımızı doğrultan bir rahmettir. Orucuyla, sahuruyla, iftarıyla, teravihiyle, mukabelesiyle, bin aydan hayırlı gecesiyle, müjdeler ve bereketler sarmalıdır Ramazan.

“Kim bu aya ulaşırsa onu oruçla geçirsin.” (Bakara,2/185.) emrine ittibâ ile ibadete başladığımız bu ay, bir arınma mevsimidir. Oruç kulun kanaat sahibi olmasını, tevekkül etmesini, azla yetinmesini, zor şartlara uyum sağlamasını ve iradesinin güçlenmesini sağlar. Nefsin orucu, yeme içme ve harama karşı perhizkâr davranmaktır. Aklın orucu, heva ve heveslere kapılmamaktır. Ruhun orucu, aşırı ihtiraslardan uzak durmak ve kanaat sahibi olmaktır. Nefsen, zihnen ve ruhen bu arınmanın içine girmek, manevî dünyamızı mamur edecek bir Ramazan geçirmek, orucu dünyevî arzulara, nefsanî yönelişlere karşı güçlü bir kalkan kılmak en büyük hedefimiz olmalıdır.

Ramazanımızı mamur edecek bir diğer haslet de îsâr, dayanışma/yardımlaşmadır. Oruç; dayanışmayı ve yardımlaşmayı öğreten, “ben” değil “biz” bilincini yerleştiren; kardeşlik, diğerkâmlık, ümmet olma duygularını pekiştiren bir ibadettir. Hesabî değil, hasbî bir ruhla “bir” olmaktır Ramazan. Mümin bu ruhla, Rabbinin “iyilik ve takvada yardımlaşın” emrine itaat, Hz. Peygamberin (sav) “Bir kimse kardeşine yardım ettiği müddetçe Allah da ona yardımını sürdürür” hadisini tatbik eder. Bu dayanışma bilinciyle, medeniyetini, insanlığın hatta bütün canlıların iyiliği için çalışan bir vakıf medeniyetine dönüştürür.

Bu derin medeniyet bilinci içerisinde karşılaştığımız her musibette kenetlenmeye devam etmekteyiz. Kahramanmaraş merkezli depremlerin yaralarının sarılmaya çalışıldığı bu günlerde, asil milletimiz, tarih boyunca olduğu gibi bugün de yardımlaşma ve dayanışma ahlakının en güzel örneklerini ortaya koymaktadır.  Ramazan’ın manevî ikliminde gönül gönüle vererek, paylaşma, yardımlaşma ve dayanışma bilincini diri tutarak depremin yaralarını sarmak, sosyal ve toplumsal hasarı onarmak mümkün olacaktır.

Bu duygu ve düşüncelerle Ramazan-ı Şerif’in hayır ve bereketle geçmesini, orucun içtimai hayatımızı inşa etmesini, onulmaz yaralarımızı ilahi vahyin şifası ile iyileştirmesini, birlik beraberlik duyguları içinde dayanışmamıza vesile olmasını, milletimizle beraber el ele, gönül gönüle bir Ramazan idrak edebilmeyi ve hayırlarla bayrama ulaşabilmeyi Cenab-ı Hakk’tan niyaz ederim.