IMF’den yardım alan ülkelere dayatılan, işçi ücretlerinin dondurulması, tasarrufa gidilmesi, emekli aylıklarının sağlık, eğitim ve savunma giderlerinin azaltılması politikalarının halkını sürükleyici acıları bilen İspanya Başbakanı Zapora, Merkel’in Avrupa Merkez Bankası Başkanıyla IMF Başkanının yardım tekliflerini reddetmesinden kısa bir müddet sonra iktidardan uzaklaştırılmış ve kurulan yeni hükümet IMF’den 46 milyar Euro borç alarak, bütçe giderleriyle yatırımlardan 150 milyarlık Euro tasarruf etmeyi taahhüt etmiş ve İspanya halkının bu krizde ezilmesine sebep olmuştur.

 

İtalya’ya yapılan 85 milyar Euro’luk yardım teklifini, ”Ben intihar etmenin daha güzel yollarını biliyorum” diyerek reddeden İtalya Maliye Bakanı şimdi yerinde değil amma, İtalya krizden çıkma işaretleri vermektedir. IMF yardım alan İrlanda ve Portekiz ekonomilerinin az da olsa büyüme işaretleri vermesiyle bu ülkelerin hükümetleri, IMF ‘ten kurtulma çareleri aramaya başlamışlardır.

 

Avrupa’nın gelişmiş ülkelerinin, kapitalizmin acımasız kurallarını, Avrupa Birliği’nin az gelişmiş ülkelerine tatbik etmekten kaçınmamışlar, bir bakıma bu ülkelerin iflaslarını bilerek hazırlamışlardır. Euro Bölgesi Başkanı Jean Claude Junker, ”Yunan Ekonomisinin iflas ettiğini bile bile 30 yıldır bizden silah alması için Yunanistan’a borç verdik” diyerek bunu itiraf etmiştir.

 

Yunanistan’ın sonun hazırladıktan sonra, 2012 Eylül ayında Avrupa troykasının (IMF, EU ve ECB “Avrupa Merkez Bankası”) Yunanistan’ın istediği 31,5 milyar Avroluk yeni yardım paketinin verilmesini çok ağır şartlara bağlaması zor olmadı. Ayrıca verdikleri bu yeni borcun bir kısmı da, daha önce verdikleri kredinin temerrüt faiz olarak kesilecekti.

 

Yunanistan’a, Osmanlının son zamanlarındaki, Düyun-u Umumiye’ ye benzeyen bir sistem dayatıldı. Avrupa Birliği’nin özellikle Alman kökenli mali müfettişleri artık, Yunanistan’ın mali yardım şartlarına uyup uymadığını Yunanistan’a yerleşerek kontrol etmektedir. Bunu gören Yunanlılar, son seçimlerde “Avrupa Birliği’ne olan borçlarımızı ödemeyeceğiz” diyen ve milliyetçi söylemlere yönelen, “Altın Orak Partisi” ne önemli miktarda oy vermiştir.

 

Avrupa Birliği’nin yaşlanan nüfusu, düşük büyüme oranları, Amerika’dan bile daha fazla olan kamu borçları, ortak bir “Avrupalılık ”tutkusunun azalması, Avrupa Birliği’nin Amerika ve Rusya’nın bir zamanlar sahip olduğu küresel çekim gücüne ve tanzim edici bir role sahip olmasını zorlaştırmıştır.

 

Avrupa Birliği Ülkelerinden (EU):  Yunanistan’ın 487 milyar $; Portekiz’in 220 milyar $; İrlanda’nın 250 milyar $; Belçika’nın 501 milyar $; Fransa’nın 5 Trilyon 633 mil-yar $, İngiltere’nin 10.158 $; İtalya’nın 2 trilyon 702 mil-yar $, Almanya’nın 5 trilyon 674 milyar $, İspanya’nın 2 trilyon 409 milyar $ dış borçları bulunmaktadır. Kişi başına düşen ulusal borç, İrlanda ‘da 567.805, İsviçre’de 176.045; İngiltere 148.702; Fransa’da 78.387; Almanya’da 63.263; İspanya’da 59.457; İtalya ‘da ise 39.791 dolardır. Bölgenin 2013 yılında yüzde 0,5 oranında daralması, 2014 yılında ise yüzde 1 oranında büyümesi beklenmektedir. AB ülkelerinin (AB-27) 2013 yılı GSMH’ları 12 trilyon, 751 milyar, kişi başı düşen milli gelir 2012‘de 38.816 dolardır. Borç stokunun GSMH’ya nispeti %95’tir. (Bunun üzerine IMF Başkanı Christine Lagerde, 2104 yılını Şubat ayında yap-tığı açıklamada, Kamu borcunun, milli gelire nispetinin %60’ı aşması halinde ekonomi büyümez tezini terk ettiklerini ve bu oranın %90’ı geçmesi halinde bile büyümenin olabileceğini kabul ettiklerini açıklamıştır.

 

(Bakınınız, Ertuğrul Mat-Vakıf Sohbetleri, 21. Yüzyılda Çok kutuplu dünya ve Türkiye, 2015,Tüpav, Türk Parlamenterleri Vakfı yayınları.)