Pardon, bu soru cümlesi İlhan Şeşen'in şarkısında yer alıyordu. 
"Keşke" bütün sorular, cümleler şarkılarda ki gibi sevgiye dair, masum sitemler olabilseydi. 
Dünya nereye gidiyor, birileri de dur demiyor! 
Kadın artık çiçek istemiyor marul getir salatayla doyarım diyor... 
Kadın artık güzel söz istemiyor dövme, sövme yeter diyor... 
Kadın artık hiçbir şey istemiyor, bırakıp gidince öldürme yeter diyor... 
Ne çabuk ne ara bu hale geldik? Başı bozuk, sorumsuz, rasgele ve çoklu cinsel ilişkilerin, düşük irade kontrolü ve empati yapamayan ve pişmanlık-suçluluk gibi duyguların yokluğuyla örneklenen en tehlikeli B tipi kişilerin mantar gibi türemesinde;
Psikotik epizod geçinen, halüsünasyonlar görüp, delüsyonel inançlar taşıyan ve düşünce bozukluğu gösteren hastaların çoğalmasında;
Başkalarına fiziksel ya da ruhsal acı çektirmekten zevk alan sadist ruhlu
pedofillerin kol gezdiği bu zamanda kimler suçlu ve etken olan sebepler neler? 
Kromozomlarımıza mısır püskülü mü ektiler de sapır sapır insanlıktan dökülüyoruz? 

Toplumun %50'si antidepresan ilaç kullanıyor, hissizleşerek ayakta durmaya çalışıyor... 
 %25'i ruh sağlığını korumak için inatla direniyor, %25' ise "Ali kıran baş kesen" olarak pimi çekilmiş bomba misali ortalıkta dolaşıyor! 
Ülkece hastayız ve en beteri ise ülkeyi tedavi edecek ilaç bulunamıyor! 
Nüfusun %90'ı müslüman olan bir ülkede bu kadar tecavüz ve ölüm haberlerinin olması kimi ne kadar ilgilendiriyor, nasıl bir önlem alınıyor? Örnek olması gerekenler gösterdikleri şahane performans örnekleri ile ipi göğüslemiş çekiyorlar! 
Mecliste kavga; zaman zaman yumruklar havada uçuşuyor, yüz yüze gelmeye kaçıyor, itina ile laf sokmakta yarışıyorlar!
Sporda kavga; bir topun peşinde 20 kişinin koşması, onları izleyen fanatiklerinde taşla sopayla dalışa geçmesi! 
İnançta kavga; üvey torun dedeye helal, 8-9 yaşında ki kızla evlenilebilir, annenin diz kapağından şehvet duyulabilir, saçını ört yılanlar asılır, ağzından nefes alırsan orucun bozulur, yorgana sarılma tahrik olursun, asansörde bir kadın bir erkek çıkma ham yaparlar bla bla bla... Dini televole havasında yaşamak böyle birşey! 
Sokakta kavga; insanlar yanından geçene selamsız, şüphe ile bakıyor, nefes almasına dahi tahammülsüz! 
Trafikte kavga; sen benden önce geçtin, ben sağındaydım, arkamda ne işin var? Levyeyi kapan racon kesiyor! 
Eğitimde kavga; bilimden, ilimden, güzel ahlâktan, insan olabilmekten önce  fırıl fırıl dönen müfredatla rekabet öğretiliyor! 
Evde kavga; karı koca pişen aştan önce birbirini yiyor, çocuklarsa güvensiz, kişilik bozukluğuna davetiye çıkartarak gelişiyor! 
Komşuda kavga; sen şu mezheptensin, sen bu partidensin, o bu takımdan kapa kapını, evin ayrı yolun sapa!
Akrabada kavga; kıytırık tarla, ayrık otlu bahçe, çatısı yıkık ev uğruna miras yediler! 
Meslekte kavga; ayak kaydırmaca, işgüzarlık, yağlama - yıkama, bir iki boya badana, çıkılsın badallar yükselsin koltuklar! 
Sosyal medyada kavga; bir yanda üste para verip kendine küfür ettiren argo kelimeleri söylettiren sosyal medya maymunlarını 3 bin liralık telefonla trilyonluk hayatları takip eden ve erkek mi kadın mı ne olduğu belirsiz şekillere prim verenler, diğer yanda trollerin yalan yanlış sallamasyon, uydurmasyon photoshoplu, montajlı haberler ile ortamı gerip insanları lime lime bölmesi!
Bu saydığım nedenlerin ve bu nedenlere sebep olanların hiç mi suçu yok? 
Masum yok yer yüzünde şu an ki dünyanın özeti bu işte!

Sosyal medyayı kapatmak ta çözüm değil. Ahlâk erezyonuna sebep olan erotik, sapkınlık içeren siteleri kapatın!
Kadına şiddeti, çocuk tecavüzlerini, doğa katliamını , hayvana eziyeti, insanlar üzerinde ki psikolojik baskıyı, gelecek endişesini ortadan kaldırmak gerek! Özümüze, Adab-ı Muaşeret kurallarına, biz biz yapan güzelim gelenek göreneklerimize, dönüp haddimizi, yerimizi, yurdumuzu bilmemiz gerek! 
Ölenler için üzülüyoruz, ya yaşayanlar için? 
Hele ki sevgisiz yaşayanlar için ne kadar üzülüyoruz? 
Ölenleri kimse geri getiremez ama yaşayanlar için daima yapacak birşeyler var.

İdealsiz, ideolojisiz, mücadeleli bir yaşam psikolojik hastalıkların esiridir. 
Biz biliriz ki birşeye bağımlı olmak başka birşeylerin boşluğunu doldurma biçimidir! 
Erken dönemde ki boşlukları kapatmak için ömür geçsede; o açlığı, eksikleri yaşamak için çaba harcarken sonradan yaşanacaklara geç kalmamak biz insanlığın elinde. 
Herşeyin gerçek ve kötü tarafını görüp ders almalı ve herşeyi efendice hazmetmeli! 
Nasihatler ile değil, söylemleri ile eylemleri örtüşen, güven tazeleyen, birlik beraberlik ile göz dolduran, çizgileri daima doğruluğu gösteren yüce gönüllü örneklere ihtiyacımız var! 
Hemde çok acil ve şifalısından!