Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin atamış olduğu ilk Milli Eğitim Bakanı olan Prof. Dr. Ziya Selçuk herkesin bildiği üzere eğitimci bir kökene sahip.

Milli Eğitim Bakanlığı gibi bu ülkenin kaderini, geleceğini doğrudan etkileyecek olan yarınlarımızın teminatı ve güvencesi olan devlet kurumumuzun başına bence çok isabetli bir eğitim adamı atandığını gönül rahatlığı ile söyleyebilirim.

Eğitimin içinden gelmiş birisi ancak eğitim sistemindeki zorlukları ve sorunları anlayabilen daha iyi yorumlayabilen ve sahada edindiği tecrübe ile  belirli sorunların üstesinden gelebilecek bir kişidir.

Tabiri caizse işinin ehli insanları bulundukları konum ile alakalı yüksek mevkilere yani devletin üst kadrolarına yerleştirmek hem devletin hem de milletin çıkarına olacaktır. Daha önceki bakanlarımıza baktığımızda farklı meslek gruplarına dahil olduğunu görmekteyiz.

Şimdi sizlere neden işinin ehli insanların bu mevkilere gelmesinin önemli ve faydalı olduğunu özetleyeceğim.

Halk arasında tabir edilen ‘pişmek’ kelimesi bu durumu doğrudan özetlemeye yardımcı olacaktır.

Siz uçak mühendisini alıp da ‘hadi gemi yap’ diyemezsiniz derseniz ortaya kanatlı bir gemi çıkabilir. Yada siz araba ehliyeti olan birisini helikopter pilotu olarak kokpite oturttuğunuz zaman ortaya kaçınılmaz bir kaza yada olumsuzluk çıkacaktır.

İşte bu durumun özeti de kısaca budur. Şimdi gelelim ‘pişmek’ tabirine. Pişmek genel anlamda bir yemeğin olması gereken lezzete ulaşabilmesi için doygun hale gelene kadar ısıtılmasıdır.

Meslekte de hemen hemen benzer bir betimleme yapıldığından bu tabir kullanılmaktadır. Kişi çalıştığı iş alanında belirli bir tecrübeye gelene kadar emek harcar ve bu süre zarfında pişer yani tecrübe kazanır. Babam bana ‘Tecrübe yenilen kazıkların bileşkesidir’ demiştir her zaman. Tecrübe kişinin işinde ustalaşmasını sağlayan süreçlerin ve olayların getirdiği problemlerin tümüdür. Şimdi eğitim camiasına yıllarını vermiş, eğitimin içinden gelen birisi illaki bu sistemin yanlışlarını, doğru gitmeyen bir takım şeyler olduğunu bilmektedir. Umarız ki eğitim sistemi daha fazla kurcalanmadan sabit temeller üzerine oturtulur.

Zira gençlere sorduğumuzda hemen hemen hepsi sınav sisteminin sürekli değişmesinden ve kendilerinin bu sürece adapte olamamalarından yakınmaktadır. Diğer yabancı ülkelerden örnek vermek gerekirse siyasi kimlikler değişse de izlenen siyaset hep aynı kalıyor zira beyzadelerin 150-200 yıllık politikaları var ve başarılı oluyorlar.

Bizde de bir öncekinin yenilikleri bir sonraki tarafından yok edildikçe ve bu yanlışta ısrar ettikçe sonuç hüsran. Ne olur rica ediyorum uzun vadeli eğitim politikaları belirlensin artık bunu yapmak çok zor değil.

Ülkenin mali kaynaklarına göre bir plan çıkartın nerede ne ihtiyaç varsa oraya yönelik çalışmalar yapın yazık günah gençliğinin baharında geleceği yıkılan öğrencilere ve ailelerine.

Umuyorum ki Ziya Selçuk buna bir çare olacaktır. Ne demiş atalarımız. Damdan düşenin halinden damdan düşen anlar...