Gülmek ve gülümsemek! Her ikisi de güzel Türkçemizde yer alan kelimelerdir ve de aslında hayatımız bir parçasıdır.

Çünkü insanoğlu bazen gülümseyerek de duygularını ifade eder. Kaldı ki gülmek ve gülümsemek kişinin ruhuna da iyi gelir ve ırkı, dini de yoktur.

Kaldı ki gülmek her insanın hakkıdır.

Öyleyse her insan gülmeli, gülümsemesini bilmeli ve de bunu günlük hayatında da alışkanlık haline getirmeli.

Gülmeyi bilmiyorsanız dahi buna bir tebessümle başlayabilirsiniz.

Ve de her alışkanlık gibi gülümsemeyi de bir alışkanlık haline getirilebilir ve zamanla da gerçeğe dönüşebilirsiniz. En azından psikologlar öyle söylüyor.

O yüzden kendi iyiliğimiz için gülmek için çaba sarf edelim.

Elbette ki hayatın her anında gülümseyemez insan. Mutlaka ki acı günlerimiz de olacaktır. Cenaze, hastalık gibi…

Bu günlerde de kahkaha atın demiyorum tabii.

Ancak gerektiği yerlerde, gerektiği kadar gülelim ve gülümseyelim.

Çünkü bizlere vaat edilen ve hiç ölmeyecek gibi yaşadığımız hayat aslında çok kısa.

Kimler gelmiş ve kimler geçmiş.

Kimler geldi ve kimler geçti.

Kimler gelecek ve kimler geçecek.

Bizler de geldik ve de gidiyoruz…

Çünkü bu hayatta sadece birer yolcuyuz.

O yüzden her halimize şükretmek gerek.

Şükretmeyi bildiğiniz an zaten mutlu olacaksınız ve de gülümsemeyi de öğrenmiş olacaksınız.

Kaldı ki gülmek özgüvenimizi de yerine getirir, kendimizi rahatça ifade etmek için yardımcı da olur.

Asık suratlı ve içine kapanık insanlardan hiçbir zaman hoşlanmamışımdır ne yalan söyleyeyim.

Çünkü etrafa bu davranışı ve duruşuyla sadece negatif bir duygu saçarlar ve zamanla da sevilmeyen bir kişi haline dönüşürler.

Çok iyi insanlar olsalar bile, sırf gülümsemedikleri için bunu göstermekte zorlanırlar.

Şaklaban olun demiyorum, sadece gülümseyin, hoşgörülü, bağışlayıcı olun ve gülümsemeyi alışkanlık haline getirin.

Gülmemizi engelleyen herkesten ya uzaklaşın ya da affetmekle gülmeye başlayın.

Herkese huzurlu ve başarılı pozitif hayatlar diliyorum.

Haftanız mutlu başlasın...