Lale figürlü ‘Uluşehir mottosu’ Bursa’ya yakışmamıştı. Zaten tutmadı, benimsenmedi.

Çünkü lalenin Bursa’yla uzaktan yakından bir ilgisi yoktu. Tasarımı bile İstanbul’dan birilerine havale edilerek, Bursalı’nın aklıyla adeta alay edildi.

Bu ne yazık ki ‘ben yaptım oldu’ zihniyetinin ta kendisiydi.

Bursa dinamiklerinin görüşü alınmamıştı. Madem Bursa’ya hizmet etmek istiyorsun o halde logoyu kapalı kapılar ardında neden hazırlatıyorsunuz diye sorarlar.

Bursa’ya logo lazımsa ulusal anlamda bir yarışma düzenlenir, herkesin gözü önünde karar verilir. Hal böyle olunca da kent bunu sahiplenir bağrına basar. O zaman da maksat hasıl olmuş olurdu.

Zaten böyle olmadığı için de kabul görmedi. Valiliğin zorlamasıyla evraktan öteye gidemedi. Dikkat ederseniz gündemde bile yok.

Gelin şu laleyi özgür bırakalım.

Gerçekten ait olduğu yere yani adına festivaller düzenlenen İstanbul’a gitsin. Oraya yakışır.

Ayrıca lale figürünü benimsetmek için dönemin Valisi Münir Karaloğlu tarafından meslek odalarına kurum ve kuruluşlara yapılan baskı ise hâlâ akıllarda. Hatta, bir gazetenin logosunu Uluşehir mottosundan oluşturması ise saçmalıktı.

Bereket Vali gitti, lale bitti. Ama atı alan Üsküdar’ı geçti.

Şimdi durup dururken nereden çıktı bu lale meselesi diyorsunuz

Söyleyeyim;

İstanbul’da şu sıralar bir lale festivali var. ‘İstanbul Lalesiyle Buluşuyor’ temalı… Üstelik 12. yıl… İlkinde İstanbul’da 600 lale dikiliyor, bu yıl 20 milyon. Binlerce aile lale yetiştiriyor.

Ondan sonra Vali kalkıp laleyi Bursa’ya pazarlayarak Bursa’ya hizmet ettiğini sanıyor. Yazık.

Yani adamlar laleyle ilgili festival yapıyor. Biz kalkıyoruz laleyi motto yapıyoruz.

Bu ne yaman çelişkidir arkadaş.

Ben İstanbullu olsam ‘kendinize gelin' derim ve lalemi geri isterim.

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş’tan böyle bir hamle bekliyorum.

Hem sevaba girersiniz hem de biz üstümüzde emanet gibi duran logodan kurtulsak fena mı olur!..

BUÇAD ‘çeşitlilik' zirvesi yapacak

 

Pırıl pırıl, idealist gençlerden oluşan bir ekip 2014’te bir araya gelip ‘Bilgide ve Uygulamada Çeşitliliği Destekleme Derneği’ni (BUÇAD) kurdular. Yönetimde ağırlığını kadınların oluşturduğu BUÇAD, engellilerle ilgili olsun, staj konusunda, fark yaratma konusunda olsun bir dizi etkinliğe imza attı.

Ama dedik ya gençler iddialı, gözlerini zirveye diktiler.

İlla da zirve yapacağız diyorlar.

5 Mayıs 2017’de Crowne Plaza’da ‘Çeşitlilik Zirvesi’ne hazırlanıyorlar.

Bizlere de bu gençlere destek olmak düşer herhalde.

Çünkü ortada hizmet var, ortada fark yaratma var, istihdamda çeşitliliği sağlamak var, üstelik tüm bunları gönüllük esasına dayalı yapmak var.

Zirvenin duyurulması amacıyla Crowne Plaza’da düzenlenen toplantıda konuşan Başak Yeğin Biçer, iş gücüne katılım konusunda bütün kesimlere görev düştüğünü belirterek herkesi zirveye beklediklerini vurguladı. İş gücüne katılımın çeşitlendirilmesi gerektiğinin altını çizdi.

Türkiye’deki önde gelen markaların insan kaynakları direktörlerinin konuşmacı olarak katılacağı zirve, iş gücüne katımlımda ciddi ipuçları verebilir.

Malum iş gücüne katılım konusunda OECD ülkeleri arasındaki karnemiz oldukça zayıf.

Bu karneyi düzeltmenin yolu da Başkan Biçer’in söylediği gibi, iş gücüne katılımın çeşitlendirilmesinden geçiyor.

Bu yüzden, BTSO’dan belediyelere, iş dünyası temsilcilerinden üniversitelere herkesin katılımı bence de önemli.

Zirveyi es geçmeyelim…