Bazen bu yola sırf Allah'ın rızasını kazanmak için çıkılmıştır, bazen de bu yol; aşığın maşuğuna kavuşmak için uğrunda zahmet ve sıkıntılara katlandığı bir yoldur.

 

Bu zahmetli yolculuğun vuslatında neye kavuşmayı istersen iste ama işin sonunda da Allah kavuşmakla umduğun bu niyetinden ötürü senden razı olsun.

 

Neyi arzuluyorsak Niyetimiz odur. Niyet ne ise , irade de o olur. İrademiz ne ise eylemimiz de o olur. Ve eylemlerimiz ne ise kaderimiz de o olur. Yani kader ve yapmayı istediğimiz şeyler birbirleriyle çok yakın arkadaş gibidir.

 

Çoğumuz ulaşmak istediğimiz hayaller uğruna büyük zorluklara sabrederiz. Kiminin hayali bütün arzusu nefsini ihya edecek bir makam ulaşmaktır. Kiminin ki bir eşyaya, başka birinin de evlenmeyi istediği bir kadına..Sonun da Allah’ın rızasını kazanmak olmayan hayaller insanın başına hep iş açar..

 

Varmak, istediğin menzile ulaşmadan önce arkanı dönüp bir daha bak; seni bekleyen vuslat bu uğurda çekilen bütün zahmetlere değer mi değmez mi diye.. Yolun sonunda günah ve isyan olan bir kavuşmadan, hayalden Allah razı olmaz! Sonunda Hak ile arana perde olacak şeye vuslat denilir mi?

 

Gül bahçesi uzak diye hiç gonca güllerden geçilir mi? Dikeni var diye güle sevdalanmaktan vazgeçilir mi hiç? Allah'ın rızasını kazanmak, O'nun sevgisine ulaşmak için zaman gelecek dikenli yollardan da geçeceksin. Bir şeye Allah için katlanmak, Allah için sevmek, Allah için sevilmek ne büyük bir olgunluktur. Mevlana ne güzel öğütler:

 

"Aşk davaya benzer. Cefa çekmekte şahide şahidin yoksa davayı kazanamazsın ki ! "

 

Yapraklarını dökmüş ağaçlar bile ilkbahara kavuşmak ümidiyle kışın acısına sabrederken; senin de çektiğin sabır ve ayrılık vuslata ulaşmaya değsin yolcu..

 

Düşmekten korkarsın yolcu, sonra tekrar düşmekten korkarsın..Peki uğrunda yürüdüğün yolda cefa yoksa, alın teri yoksa, zorluklar ve engeller yolsa ne kıymeti kalır senin gözünde o büyük vuslatın.. Zahmet olsun ki varacağın yere değsin çektiği bütün çilelerin..Yeter ki vuslatın sadece dünya ve içindekilerden beklenen bir faydadan ibaret olmasın.

 

Allah her yolcunun kalbine vuslatı koyar..Ona hangi yoldan ulaşacağını da ilham eder hatırlatır..Bundan sonra kula çaba kalır, sabır kalır; vuslata ulaşmak uğruna dua edip yola koyulmak kalır..

 

Sen daha dünyaya yeni gelmiştin.. Kendini koruyabilecek güçte de değildin..Beslenecek kadar kuvvetin dahi yoktu..Hiçbir şeye sahip değilken, korumasızken seni güçlü biri yapan, rızkını kazanabilen, düşünebilen bir canlı haline getiren Rabbindir.

 

Konya’da yetişen evliyalardan Cemal Ali Dede Hazretlerine,

“Huzura ermenin yolu nedir?" diye sordular.

Sabırdır, buyurdu.

Ve şöyle izah etti.

“Huzur”u bir odanın içinde kilitli farz edin. İşte o odanın anahtarı “Sabır”dır. Sabrederseniz, kapı açılır ve huzura kavuşursunuz.

Kendisi ölümlü olan insan da, sebep olmadan, emek olmadan, sabır ve dua olamadan vuslatına menziline varamaz.