Burada kimseye Cumhuriyetin kuruluşunun tarihçesi ile ilgili ukalalık yapmayacağım.

Bu ülkede hemen hemen okuma yazması olan tüm insanların Cumhuriyetin, nasıl büyük bedeller ödenerek, yüzbinlerce şehitler verilerek, kurulduğunu bilir.

Mustafa Kemal Atatürk’ün, 1938’de ebediyete uğurlanmasının ardan, Cumhuriyet devrimlerinden taviz verildiği bir sürece girildiğini, siyaset tarihine baktığımızda görüyoruz.

Mustafa Kemal Atatürk sonrası, CHP’nin izlediği devlet politikasının zafiyetlerle dolu olduğunu söyleyebiliriz.

Genç Cumhuriyet, o dönemlerde 2. Dünya savaşının sıkıntıları ile boğuştuğu dönemde, çok partili sisteme geçişin ülkenin kader kara talihinin başlangıcı olduğu inkar edilemez.

CHP içerisinde ayrılan Toprak ağalarının, Anadolu eşrafının kurduğu Demokrat Parti, siyasetini Cumhuriyetin zor yılları üzerinden Cumhuriyet devrimlerine saldırarak, toplumun inançlarını,yoksulluklarını sömürerek iktidar oldu.

Türkiye Cumhuriyetinin gerileme dönemi Demokrat Parti ile başladı.

Her türlü anti demokratik uygulamalarla muhalefetin sesinin, susturulduğun, gazetecilerin, aydınların işkencelerden geçirildiği karartma gecelerin yaşandığını anlatılarda, yazılan kitaplarda gördük.

1960’da başlayan darbeler süreci her 10 yılda bir 1980 kadar devam etti.

Tüm darbeler Cumhuriyetin bekasını korumak, toplumun huzurunu sağlamak için yapıldığı yönünde, aldatmacalarla, her darbe döneminde 20 yıl gerileme süreci yaşandı.

Her dönem, iktidar olan sağ partilerin ve kendini sol olarak tanımlayan, bazı grupların bir kısmının, Cumhuriyet devrim ile hesaplama içinde oldular.

 

Bugünlere gelmemizde, kendini devrimci, aydın, demokrat olarak tanımlayan kanat önderlerinin bir günahı yok mu?

Kendilerine verilen emaneti taşıyamayan bir nesil, Cumhuriyet’in mezar kazıyıcılarına sessiz kalarak katkıda bulundular.

Günümüze kadar, devleti yöneten tüm siyasi iktidarlar, emperyalizmin yarım kalan hesaplaşmasına işbirlikçisi konumuna düşüşleriyle birlikte Cumhuriyet’i ayakta tutan tüm kurumlarını yok etmek için çaba içerisine girmişlerdir.

Bunun Açık uygulamalarını 14 yıllık AK Parti iktidarı döneminde görüyoruz.

Her milli bayram kutlamalarında, 10 Kasım Ata’yı anma törenlerin yaklaştığı tarihlerde, yasaklamak için, bahaneler ortaya atılıyor.

Ve soruyorum;

Cumhuriyet nereye gidiyor?

Bizler ne yapıyoruz?

Cılız muhalefet ve suskunluk dışında?