Hayatın bize inanılmaz ağır geldiği, altından kalkamadığımız hatta kalkmak için zerre gücümüzün kalmadığı anlarda, "Bırakıp gitsem artık" deriz.
Çocukluk dönemlerinde zaman zaman büyüklerimizden duyduğumuz “Ölsem de kurtulsam”“Allah'ım al canımı kurtulayım” sözünü işitmişizdir.  

Ölüm bir kurtuluş mudur?

İnsanoğlu bazen dünyadaki hayat mücadelesi sırasında çektiği eziyetten, acılardan, karşılaştığı haksızlıklardan, adaletsizlikten, yalandan, riyadan, aldatmalardan, bıkıp usanarak yaşadığı hayatta isyan eder ve ölüp kurtulmak istediğini söyler.

Çocukluğumdan hatırlıyorum. Dedem namazını kıldıktan sonra yaptığı duanın sonunda “Allah’ım bana ucuz ölüm nasip eyle” derdi.

Çocuktum, Dedemin 'ucuz ölüm' duasını gerçek manasını anlamadığım için de kendi kendime “ölümün de ucuzu, pahası olur mu” diye çok düşündüğüm olmuştur.

Dedemin neden böyle dua ettiğini büyüdükten sonra idrak ettim. Gerçekten de dedemin 'ucuz ölüm' duası, ucuz bir şekilde gerçekleşmişti. Hastalanıp doktor, doktor gezmeden, hastanelere düşmeden, yataklarda yatıp kimselere muhtaç kalmadan, yalaya çıkma zamanı yaylaya giderken bir pınarın başında atından indikten sonra geçirdiği kalp krizi sonucu hakkın rahmetine kavuşmuştu. 

Geçtiğimiz 2016 yılının 30 Aralık günü gazeteden bir bayan arkadaşımızın dedesi vefat etti. Vefatının “ucuz mu, pahalı mı” olduğunu bilmem. Allah rahmet etsin.

Ölüm nedir, cenaze defin işlemleri nasıl nerde yapılır bilmeyen, bu arkadaşımız; Anneannesinin kendisine verdiği vekâletle dedesini son yolculuğuna uğurlama işi üzerine kalmış. Bürokrasiyi tam anlamıyla yaşamadığı için bilmeyen, bu arkadaşımız önce ölüm raporunu almak için beklemiş.

Sonra dedesinin cenazesini evden alıp morga götürecek cenaze arabası beklemiş.

O gün bitmiş, sabah erkenden kalkıp Acemlere Belediye Mezarlıklar Müdürlüğüne gitmiş. Görevli; arkadaşımıza dedesinin nereye defnetmek istediğini sormuş. Arkadaşımız da görevliye nereye defnedeceğiz”  nihayet karşılıklı sormalardan sonra arkadaşımız evlerine yakın olsun diye “İhsaniye Köy mezarlığına” demiş. Görevli, İhsaniye Köyü mezarlığında mezar yeri için 8 bin lira istemiş. Arkadaşım bir mezar yeri için istenilen paraya şaşırıp dona kalmış. Sonra, ben asgari ücretle çalışan biriyim, o kadar parayı verecek imkânım yok diyebilmiş.

Bu cevap üzerine görevli, dedesini kent mezarlığında defin edebileceğini söyledikten sonra eklemiş:

 “Kent mezarlığında bir kişilik mezar yeri 800 lira. Bu parayı yatırıp mezarın tapusunu alabilirsiniz ve dedenize mezar taşı yaptırıp getirip mezarın başına koyabilirsiniz. Aksi takdirde mezar taşı koyamazsınız” demiş.

Yaşadığımız dünyada 'ölüm kurtuluş mudur, değimlidir', anlamış değilim. Belki ölen kurtulmuştur, ya geride kalanlar!..

 

Ölen insandan 'Şeytan el çekiyor, artık seninle işim bitti' dediği halde devlet el çekmiyor..

 

1593 sayılı Umumi Hıfzıssıhha Kanunu ile mezarlıklar kurulması ve ölü defni ve nakli işleri, belediyelerin yapmakla yükümlü oldukları görevler arasında sayılmıştır.

Bursa’da 2016 yılı Belediye gelir tarifesindeki belirlenen Mezar Yeri Onarım belgesi; Alacahırka, Ahmetpaşa, Emirsultan, Pınarbaşı Mezarlığı için 9.000 bin lira, Arabayatağı, Baruthane Çekirge, Değirmenlikızık, Küçükbalıklı, Piremir, Sarıkaya, Soğanlı ve Değirmenönü mezarlıklarında ise 8 bin liradır.

Defin işlemi yapılan kent mezarlığında ise, mezarlara, her türlü mezar üstü onarımın yapılabilmesi için, defin tarihinden üç ay geçmesi kaydıyla beş yıl içerisinde Mezarlıklar Şube Müdürlüğünden Mezar Yeri Onarım Belgesi alınması gerekir ki bunun da fiyatı 800 TL dir.