Evlilik birliğinin en temel özelliği tarafların birbirine sadakat yükümlülüğüdür gerçekten, eşlerden birisinin sadakat yükümlülüğünü ihlal etmesi sonucu  diğer eşin  boşanma hakkı ortaya çıkmaktadır.

            Bu durumda kusursuz eş, boşanmakla birlikte eşinden maddi ve manevi tazminat almaya da hak kazanmaktadır.

            Ancak, aldatılma sebebi ile evliliğini sona erdiren eş, sadece eşinden değil, genel mahkemelerde açtığı tazminat davası ile 3.şahıs durumunda olan ve aldatma fiilinin diğer tarafı olan kişiden de manevi tazminat alabiliyordu.

            Bu duruma Yargıtay yeni görüşüyle dur demiştir.

Yargıtay 4.HukukDairesi’nin 2014/8510 E. , 2015/7762 K. sayılı 11/6/2015 tarihlikararında;

özetle; davacınıneşinin, sadakat yükümlülüğünü ihlaletmiş olması, evlenme ile kurulana ile birliğinin tarafıolması sıfatından dolayı boşanma sebebi ve istek halinde manev itazminatı gerektirir.

Zira dava dışı eşkendi iradesi ile bu birliğin tarafı olmayı kabul etmiş ve yasanın kendisine tanıdığı hak ve yükümlülükler altına girmiştir.

Davalının ise doğrudan davacının bedensel veya ruhsal bütünlüğüne yönelik hukuka aykırı bir fiilde bulunduğundan söz edilemez. Söz konusu kanun düzenlenemesin de sadakat yükümlülüğünü ihlaledeneşin eylemini birlikte gerçekleştirdiği kişiler yönünden herhangi birdüzenleme getirilmemiştir.

Davalının eylemi,bakımından ise; dava konusu eylemin gerçekleştiği tarih itibariyle yürürlükte bulunan 818 sayılıBK.nun müteselsil sorumluluğa ilişkin hükümlerinin de uygulanma imkanı bulunmamaktadır. Zira, söz konusu yasanın 50.maddesinde haksız fiil nedeniyle müteselsilen sorumluluğuna gidilebilecekler gösterilmiştir.

Yukarıda açıklanan anyasal duruma göre, davalı zararın meydana gelmesinden asli olarak sorumlututulamaz.Yine yasa hükmünün aradığı anlamda iştirakhali de söz konusu olamaz.Zira iştirakenişlenebilir bireyle minvarlığının kabuledilebilmesi için, eylemin müstakilen ve asli olarak da işlenebilir olmasıgerekir.

Ayrıca haksız fiil sorumluluğunu, geniş ve belirsiz bir kavram olan sadakat yükümlülüğünü ihlaletmeye iştirak çerçevesinde değerlendirmek, bu sorumluluğu belirsiz hale getirecektir.

Açıklanan nedenlerle, BK.49 (TBK.58) maddesine göre, davalının eylemi, davacının kişilik değerlerine saldırı oluşturacak nitelikte bireylem olarak kabuledilemezdemiştir.

 

Bu karar, bundan sonra ki tazminat davalarında örnek teşkiledecek, aldatma eylemlerinde 3.şahıslara tazminatd avasıaçılamayacaktır.