Harbiden şaka falan değil. Sayın büyüğümüz Ali Ay başkanım Allah aşkına beni de yönetici yapar mısınız!.. Tek derdim namım yürüsün… Başka sıkıntım varsa Allah canımı alsın bu kadar samimiyim yani...

Geçtiğimiz günlerde basın tribünü için yazmıştım.

Bugün de protokol için yazayım dedim.

Kıskandım arkadaş.

Bedavaya yöneticilik yapılıyorsa ben kralını yaparım.

Kimse kusuruma bakmasın ama en azından sponsor bulurum,

para bulurum. Hiçbir şey bulamazsam gelir kulüpte bir işe yarıyormuş gibi yaparım.

Bizim Hikaye'deki Fikri Bey'imin deyimiyle 'faydasızlar değil faydalılar' grubunda yer alırım...

Şimdi sezon başında kongre yapıldı.

Bir baktık ki güzel bir ekip var.

İsimler üzerinden yürüdüğümüzde benim de sevdiğim abiler var aralarında. 

Ancak zamanla baktık ki maalesef bırakın para katkısını, maça bile gelmeyenler bulunuyor içlerinde.

Hadi bazılarını deplasmanlarda görüyoruz  (Büyük maçlarda), bazılarını ise Anadolu deplasmanlarında da (Trabzon) peki ya başka? Ne yazık ki koca bir hiç.

Cem Öztürk sene başından beri başkanın yanında ve elinden geleni yapmaya çalışıyor.

Bildiğim kadarıyla 500.000 Dolar veya Euro koydu kasaya.

Erkan Aydemir’de aynı şekilde bir çok yerde gördüm kendisini ve o da 300.000 Dolar katkı sağladı diye biliyorum.

Nihat Arı kendisinin 150.000 Dolar verdiğini,

Sezer Sezgin’in de 450.000 Tl’lik Vakıfköy’e et gönderdiğini biliyorum.

Basketbol için de yaptığı katkılar ortada.

Onun haricinde Ömer Faruk Şahin ve Görkem Akbaş’ın zaten tartışmasız en çok çalışan yöneticiler olduğunu söylememe gerek yok.

Mağlubiyet olduğunda başkanın yanında bir tane yönetici kalmıyor muhtemelen yeni oluşumda yer almak için...

Galibiyette ise stadyumun toplantı odası adeta sinema salonuna dönüyor iğne atsa yere düşmez misali...

Soruyorum şimdi bu takım düştü diyelim,

Allah korusun.

Bunun faturası sadece başkana mı?

Yöneticilere sormazlar mı

“Arkadaş hadi başkan yanlış adımlar attı sen ne yaptın?” diye.

Yukarıda da dediğim gibi

Hepinizin çevresi bizlerden çok.

Benim hiç bir çıkarım olmadığı halde. Deplasmana kendi paramla giden biri olarak söylüyorum.

Kulübe sizden çok katkım oldu.

Gerek patronum Yasin Sağer, gerek’se çevrede ki esnaflardan. Alt yapı, basketbol her yere ucundan da olsa dokunduk.

Çekler, destekler muhasebe veya ilgili yönetici tarafından biliniyor...

Son olarak basketbol maçına Mustafa Bozbey’i getiriyoruz salona.

Ancak yöneticiden ziyade Bursaspor’u her anlamda gömen ve gömmek için sıra bekleyenler protokol tribününde. Daha içerde çalışan ve kulübün altını oyanları saymıyorum bile.

Yemin ederim pembe dizi gibi.

Yaşım yetmedi ama hep dinlerim Ceyarları, Antonyoları…

İşte tam da bu noktada aklıma gelen bu.

Sizin de aklınıza bu gelmedi mi?

Dediğim gibi beni yönetici yapın. Sokun içeriye en azından deplasmana bedava giderim.

Ama emin olun daha çok katkı koyarım.

Hele ki ismi olan ancak daha maçta bırak Özlüce’de görmediğim yöneticileri saymıyorum bile.

Bu sebeple bırakın arkadaş kendi kendinizin altını oymayı. Sağda, solda gazetecilere akıl vermeyi.

Onlarla beraber iş tutmayı da işinize bakın.

Bakın ki bu takımın başarısızlığında sizinde isminiz geçmesin. İş tuttuğunuz adam yazamaz ama ben başlık atarım isimlerinizi...

Ben BURSASPORLUYUM...