Geçenler de bir arkadaşımın yine iş başvurusu sırasında yaşadıklarını köşemde dile getirip anlatmıştım. Bu yazımı okuyan gazetedeki bir başka bayan arkadaşım da,  15-20 gün önce Bursa Adliyesinde “Zabit Kâtipliği”  kadrosu için yapılan iş başvurususırasında yaşadıklarını anlattı.

 Gazetemizde çalışan bayan arkadaşlarımızdan biri ilanı görüp,  istenilen belgeleri hazırlayarak adliyede ilgili yere başvuruda bulunmak istiyor. Görevli, başvuruda bulunan arkadaştan, ya okulda “ bilgisayar dersi” aldığını gösterir belge veya bilgisayar kursu gördüğüne dair  “Bilgisayar sertifikası” istiyor.

 

Arkadaş,adliyede “Zabit Kâtipliği” kadrosu için yapılan başvuruları kabul eden görevliye;  “Ben üniversite mezunuyum. Üniversitede aldığım derslerin transkripti belgelerim içindedir,bakarmısınız” diyor.

Görevli transkripte bakıyor ve arkadaşa; “ Transkiribinde Bilgi İşlem teknolojisi dersi yazıyor” diyerek arkadaşımızın başvurusunu kabul etmiyor.

Arkadaşımız,  “Daha önce de açılan Zabit kâtipliği kadrosu için başvuruyapmıştım. O zaman transkiribimde yazılı olan ‘Bilgi işlem teknolojisi’ dersini kabul etmiştiniz” diyor.

 Görevli memur: “O zaman başka şimdi başka.  Bir tek  ‘Bilgi İşlem teknolojisi’ dersini senin transkiribinde gördüm” diyor.

Arkadaşımız, bunun üzerine yanında götürdüğü lise de okuduğu derslerin transkriptini gösterip, “Bakın burada da‘Bilgi işlem teknolojisi’ yazıyor diyorsa da görevliye, Bilgi İşlem Teknolojisi dersiyle, Bilgisayar dersinin aynı şey olduğunu bir türlü kabul ettiremiyor. Dolayısıyla da zabitkâtipliği iş başvurusunu da kabul ettiremeyen arkadaşımız, evraklarını toplayıp odadan çıkacağı sırada, Görevli Memur, arkadaşımıza;KPSS’den kaç aldığını soruyor.

Arkadaşımızda 72 puan cevabını veriyor.

Memur; arkadaşımızın durumuna acır gibi bir tavırla “Üzgünüm” der.

 

Gazetede çalışan bu arkadaşımızın yaşadıklarını dinledikten sonra ben de “üzgünüm” diyerek, arkadaşıma adliyede görevli bu memurun durumu ile benzer yaşanmış bir hikâye anlatmıştım.

Adliyede görevli memurun durumu ile ilgili anlatacağım hikâyeyi okuduktan sonraki yorumu sizlere bırakıyorum.

 

Bildiğiniz gibi şehirlerarası yolculuklar sırasında otobüsler belirli yerlerinde mola verirler. Geçmiş dönem, bu mola yerlerinde ihtiyaç giderilecek WC’ler bu günkü gibi modern değildir.  WC’lerin temizliği ile ilgili bir görevli vardır. Bu görevli ibrikleri doldurup sıraya dizer. İhtiyacı olanlar WC’ ye girip sıradaki ibriklerden birini alıp ihtiyacını görür.

Şehirlerarası yolculuk yapan bir vatandaş, böyle bir mola yerinde ihtiyacını gidermek için WC’ ye girer ve sıradaki ibriklerin ilk baştakini eğilip alır. Tam bu sırada WC’nin temizlikçisi “ Hoop hemşerim, onu alma öbürünü al” diye seslenir. Vatandaş çok sıkışmıştır, söz söylemeye mecali yoktur. Temizlikçinin söylediğini yapar, elindeki ibriği bırakıp, öbürünü alır. WC’de ihtiyacını giderdikten sonra WC’nin temizlikçisine elindeki ibriği göstererek, -“Hemşerim, bu ibrikle o ibrik arasında ne fark var?” diye sorar.

Temizlikçi; Hiçbir fark yok.

-Peki, bir fark yoksa sen bana neden “onu alma öbürünü al” dedin.

Temizlikçi: Ben buranın nesiyim?

-‘WC’nin görevlisi”

Temizlikçi: Hemşerim, o zaman bırak ta o kadar forsumuz olsun,der.