İnegöl Belediye Başkanı Alinur Aktaş, 13 yılın hesabını verirken oldukça rahattı. Toplantıya gösterilen ilgiden de hayli mutluydu.

Görevi üstlendiği 2004'ten itibaren geride kalan 13 yılı çıraklık, kalfalık ve ustalık olarak nitelendirerek “13 yılı ben değil biz anlayışıyla geride bıraktık” dedi.

Aktaş, üst üste üç dönem seçim kazanmış bir başkan. Kuşku yok ki İnegöl’de önemli hizmetlere imza attı. Yoksa kimse kimseye kara kaşı kara gözü için oy vermez. İşin bir de satış boyutu var. En iyi müşterisi de insan. Allah’ı var; o konuda da başarılı. Çünkü hizmetlerin odağına insanı koymuş.

Yaptıklarını anlatamayan, insan ilişkileri vasatı bulmayan, aranınca ulaşılamayan; yani kendine Müslüman çok başkanlar gördük.

Neyse;

Her platformda Büyükşehir Belediye Başkanlığı için adı geçen Alinur Aktaş emin olun bu konuda ser verip sır vermiyor. Zaten ustalık döneminden sonrası için ‘ya nasip’ demesi de önemli bir mesaj olsa gerek.

Ancak anlattıklarından anladığım kadarıyla büyükşehirlerin Bütünşehir Yasası kapsamına alınmasıyla birlikte İnegöl, ki bugün birçok ilden büyük, büyükşehir ve BUSKİ yatırımlarından yeterince yararlanamıyor.

Tıpkı Bursa’nın kamu yatırımlarından alması gereken payı alamadığı gibi…

Bu arada, soru cevap bölümünde ilçeden bir gazetecinin Altepe'ye yönelik sözleri soğuk rüzgarlar estirse de Başkan Aktaş deneyimini gösterdi. “Bu sizin fikriniz. Kendi fikrinizi de böyle kamuoyu önünde dillendirmeniz beni yaralar” diyerek noktayı koyması anlamlıydı.

Maalesef siyaset böyle bir şey… İki kere iki dört etmiyor her zaman.

Gelelim İnegöl’ün yol haritasına…

Başkan İnegöl’ün yol haritasını anlatırken, İnegöl köftesinden, İnegöl mobilyasından ve son olarak yükselen yıldız turizmden söz etti.

Bu konuyla ilgili projeleri anlattı.

Evet, bugün İnegöl denince aklına İnegöl köftesi gelmeyen var mı?

Ya da İnegöl mobilyası;

Veyahut da Oylat mağarası;

Eminim ki yoktur.

Ancak benim aklıma aynı zamanda İnegöl patatesi, ayçekirdeği de geliyor.

Çerezlik ayçiçeği ilçe tarımında önemli bir yere sahiptir.

Başkan Aktaş, “İnegöl’de turizmi son dönemlerde çok konuşmaya başladık. Amacımız bacasız sanayi olarak bilinen turizmden çok daha fazla yararlanmak. Asırlar boyunca şifa dağıtan Oylat kaplıcalarımız termal turizmin gelişimi açısından büyük bir fırsattır. İnegöl’de turizmin yıldızı parlayacak. Ancak tarımda da, gıdada da İnegöl’ün markaları olacak. Ayçekirdeği, altın çilek gibi” diye konuştu.

Tarım ülkemizin geleceği, Türk ırkının yaşatılması için oldukça önemli.

Çünkü bel bağladığımız emperyalist güçlerin gıdaları ne yazık ki ülkemizde kanser vakalarının da, kısırlığın da baş mimarı. Yılda 180 bin insan kanser nedeniyle hayatını kaybediyor. Kısırlık ise aldı başını gidiyor.

Bu yüzden kendi tohumlarımıza sahip çıkıp, tarımsal üründe de gıda konusunda da kendi markalarımızı oluşturmalıyız.

Bunun için de en önemli hadise tarım alanlarına sahip çıkmaktır.

Umuyorum bereketli topraklara sahip İnegöl’de tarım alanları da koruma altına alınır.