2018 geldi, hoş geldi. Yeni yılın ilk günü, ilk gecesi, ilk yemeği, ilk fotoğrafı derken ben de yeni yılın “ilk yazısı” ile karşınızdayım.

Yeni yıl demek yeni bir başlangıç demek. Geride kalan olumsuzluklara bir sünger çekip yepyeni bir sayfa açmak demek. Elbette ilerleyebilmek için bazı şeyleri arkada bırakmak, onlarla vedalaşmak gerekir. Ancak yapılan hatalardan ders çıkarmak, kötü alışkanlıklardan kurtulabilmek için geçmişin muhasebesinin yapılması da şarttır. Şarttır ki bir daha aynılarıyla yüzleşmeye gerek kalmasın.

İşte bu yüzden istedim ki sizinle birlikte 2017’ye ait, kendimce “adalet taraması” olarak adlandırdığım hukuk muhasebesini yapalım. Elbette koskoca bir yılda olan biteni küçük bir köşeye sığdırmamıza imkân yok. Yine de birkaç Yargıtay kararına göz atmakta fayda görüyorum. 2017 hukuk dünyasında neler mi oldu, işte ayrıntıları…

İlk olarak ülke gündemini en çok meşgul eden FETÖ soruşturma ve davaları ile başlayalım. 2017’de Yargıtay FETÖ kapsamında yargılananlar için ilk kararını verdi. Darbe girişimi nedeniyle Erzurum 2. Ağır Ceza Mahkemesinde yargılanan, döneminErzurum Jandarma Bölge Komutanlığı Kurmay Başkanı Kurmay Albay Murat Koçak ile eski Harekât ve Asayiş Şube Müdürü Kurmay Binbaşı Murat Yılmaz'ayerel mahkemece "Anayasayı ihlal" suçundan ayrı ayrı hükmedilen ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasıYargıtay 16. Ceza Dairesi tarafından oy birliğiyle onadı.

İkinci olarak uzun zamandır pek çok tartışmaya konu ve boşanan eşler arasında en büyük sorunu oluşturan “velayet hakkı” konusunda Yargıtay tarafından verilmiş önemli bir karara imza attı 2017. Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 14 Mart 1985’de imzalanan İnsan Haklarını ve Hürriyetlerini Korumaya Dair Sözleşme’nin Resmi Gazete ’de yayınlanıp iç hukukumuz halini aldıktan sonra “'Eşler, evlilik bakımından, evlilik süresince ve evliliği bitmesi halinde, kendi aralarındaki ve çocuklarıyla olan ilişkilerinde, özel hukuk niteliği taşıyan hak ve sorumluluklar açısından eşittir' kararıyla artık anne veya babalar çocuklarının sağlık bilgileri, veli toplantısı gibi konularla ilgilenebilecek” hükmünü gerekçe göstererek “ortak velayet” kurulabileceğine hükmetmiştir. Böylece 2017 yılında velayete ilişkin geçmiş uygulamalar baypas edilmiş ve ortak velayetin yolu açılmıştır.

Yine işçi- işveren arasında en çok hukuki uyuşmazlığa neden olan ve çalışma hayatının adeta kanayan yarası olarak değerlendirebileceğimiz “taşeron işçiliği” konusunda 2017’de emsal bir karar daha Yargıtay tarafından verildi. 2001 yılına kadar geçici mevsimlik işçi olarak çalışan ve bu tarihten sonra kadroya alınarak 2009'da emekli olan taşeron işçi;kadroya alınırken ve sonrasında kademe ve derece ilerlemesi işlemleriyle diğer intibak işlemlerinin yanlış yapıldığını ileri sürerek dava açtı. 2001 yılı öncesi mevsimlik işçi çalışmalarının kıdemine eklenmesi, sosyal ve özlük haklarının da buna göre düzenlenmesi gerektiğini belirterek, kendisine eksik yapılan ödemelerin tümünü faiziyle talep etti.  Temyiz üzerine Yargıtay 7. Hukuk Dairesi önüne gelen dosyada yüksek mahkeme taşeron işçiyi haklı bularak işçinin tüm haklarının verilmesine karar vererek emsal niteliğinde bir karara imza attı.

Acısıyla tatlısıyla bir yılı daha sonlandırdık. Umarız 2018 ülkemize her anlamda uğur getirir. Doğru ve gerçeklerin gün yüzüne çıktığı, insani ve vicdani değerlerin arttığı güzel bir yıl olsun bizim için. Hukukun temel ilkeleri ışığında, daha adil kararların verildiği bir 2018 dilerim.