Yüce Allah insanoğlunu en mükemmel şekilde yaratmış ve hayatını devam ettirmesi için sağlıklı bir vücut vermiştir. İnsanoğluna verilen bu beden kendisine emanet bırakılmış yanlış ve zararlı yollarda kullanılmaması tavsiye edilmiştir. Hem Yaratan tarafından hem O’nun gönderdiği elçiler tarafından hem de konunun uzmanları tarafından bedenimize karşı duyarlı davranmamız istense de, insanoğlu kendisine zarar verecek birçok alışkanlığın peşine düşmüş dünya ve ahiretini perişan etmiştir.

İslam dini, insanın dünya ve ahiret mutluğunu isteyen, insana ve insan aklına değer veren yüce bir dindir. Yüce Allah, Kur’an-ı Kerim’de “Biz gerçekten insanı en güzel bir biçimde yarattık.” buyuruyor. (Tin, 95/4) Bunun için dinimiz, insan sağlığını tehdit eden, insanoğluna verilen en büyük nimet olan aklın bozulmasına yol açan içki, uyuşturucu vb. maddelerin kullanımını, Kur’an-ı Kerim’de: “Ey iman edenler! (aklı örten) içki (ve benzeri şeyler), kumar, dikili taşlar ve fal okları ancak, şeytan işi birer pisliktir. Onlardan kaçının ki kurtuluşa eresiniz.” (Maide, 5/90) ayetiyle yasaklamış ve haram kılmıştır.

İslam’ın emir ve yasakları; din, can, akıl, nesil ve mal gibi beş değerin korunmasına yöneliktir. Yeryüzünde insan hayatının devam edebilmesi bunların üzerine kurulmuştur. Onurlu bir hayat ancak bunlarla mümkündür. Bunları korumak, insana saygı demektir. Yüce Dinimiz İslâm, bu değerleri korumak adına birtakım tedbirler almıştır.

İnsanların ruh ve beden sağlığını tehdit eden zararlı alışkanlıkların etkisi;  yalnızca bunları kullananlarda kalmaz, aynı zamanda kişinin ailesine, çevresine ve içinde yaşadığı topluma da yan­sır. Neslin bozulması, geçimsizlikler, aile yuvalarının yıkılmasına sebebiyet verir. Çocuklarda meydana getireceği olumsuz etkiler, kişilerde ortaya çıkaracağı psikolojik sorunlar, toplumsal çöküşe sebep olur. Kin, nefret ve düşman­lıkların artması, trafik kazaları, intiharlar, cinayetler ve birçok önü alınamaz kötü sonuçlara sebep olur. İşte bütün bunlar göz önüne alınınca İslam’ın; zararlı alışkanlıkları yasaklamakla insan sağlığına ve toplumun huzuruna ne kadar önem verdiği daha iyi anlaşılmaktadır.

Gençlerimiz taklit, özenti, kötü çevre, milli ve manevi değerlerden mahrum kalma, aile bağlarının zayıflaması, özendirici yayınlar, sevgi ve şefkatten yoksun kalma, idealsizlik gibi nedenlerle zararlı alışkanlıklara yönelmektedir. Başta masumane duygularla içilen içkilerin, alınan küçük hapların, dönüşü olmayan felaketlere ve ölümlere kadar yol açtığı görülmektedir.

Gençlerimizi kötü alışkanlıklardan korumada en önemli görev aileye, eğitim kurumlarına ve arkadaş çevresine düşmektedir. Aileler çocuklarıyla sağlıklı iletişim kurmalı, onlara güzel örnek olmalıdır. Eğitim kurumları bu kötü alışkanlıkların zararını sıklıkla anlatmalı ve gerekli müdahalelerde bulunmalıdır. Gençler, kötü alışkanlıklardan uzak durmada birbirlerini teşvik edici olmalıdır.

İçki, uyuşturucu ve benzeri maddelerin sağlık ve toplum açısından zararları ilim adamları tarafından açıkça ortaya konulmuştur. Bu itibarla Allah’ın emir ve yasaklarına uyarak, içki ve uyuşturucu gibi her türlü kötü alışkanlıktan uzak durmalıyız. Bunlara müptela olan kardeşlerimizin de, bir an önce bu zararlı alışkanlıklardan kurtulup, tövbe etmelerine yardımcı olmalıyız. Bunun hem insânî ve hem de İslâmî bir görev olduğunu unutmamalıyız. 

Son olarak Allah Resulü buyuruyor ki: “İçki devâ değil, bilakis derttir.”(Müslim, Eşribe,12)

NOT: Cumhuriyetimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü vefatının 79. yılında rahmetle anıyorum.