Ak Parti’nin, anayasa değişiklik tasarısının Meclis'ten geçmesini şüpheli gördüğü anda, CHP zafer naraları atmak yerine, masaya oturmalı, MHP’nin 3 aydır şartlarını dayatması gibi, şartlarını masada dayatmalıdır.

Ama bu dayatma esasında unutmamalıdır ki, bu şans; kendi siyasi becerilerinden değil; teklif sahibi partilerin içlerindeki dalgalanmalardan doğmuştur.

Yine unutmamalıdırlar ki, bundan önceki yasama döneminde, dört parti 60 madde üzerinde anlaşmış; terör olaylarının artması, şehirlerde acımasız şekilde sivillere de saldırmasından sonra da, 3 partinin hukukçuları, bugünkü olağanüstü şartların gerektirdiği bazı değişikliklere 'Evet' diyebilmişlerdi.

Sonra CHP, "Ak Parti başkanlık sisteminden vazgeçtiğini açıklasın" diye tutturmuş, tasarı da buz dolabına konulmuştu..

Şimdi, Ak Parti'nin Başkanlık sistemi konusunda arzuları da bu sistemden verebileceği tavizler de belli olmuştur.

Bence, artık, CHP’nin, “Seni başkan seçtirmeyeceğiz..” sloganı yerine, yetkilerini ancak anayasaya uygun olarak kullanabilmeyi kabul etmiş bir başkana, "Sana kuvvetler ayrılığının gücünü kabul ettirdik" diyebilmesi lâzımdır.

Muhalefet, alternatif teklifler yapma sanatıdır.

Demokrasi, toplumun bütün katmanlarının sesini duyurabilen rejimse, toplumun katmanları da seslerini duyurabilmek şanslarını kullanabilmelidirler.

Bunun için, hazır olduğunu söyleyip durdukları kendi anayasa tekliflerini, CHP’nin kozmik odasından çıkarıp, kamuoyuna açıklamalıdırlar.

Bugün bunu açıklamayacaksanız, halkın sizin herşeye itiraz etmekten, dinlemeden her şeye 'hayır' demekten başka meziyetleriniz olduğunu, bunun için iktidara talip olduğunuzu anlaması nasıl mümkün olabilir ki?

Kimseyi kırmak için söylemiyorum, madem ki CHP’nin oyları, yüzde 25/26 bandında çakılıp kalmıştır, madem ki, uzun yıllar bu böyle kalacaktır; o zaman bugüne kadar takip ettiği hırçın muhalefeti bırakıp, gerçek sosyal demokratların Avrupa'da sergiledikleri uzlaşmacı tutumu benimsemeleri, her şeye karşı çıkarak değil, uzlaşmayı deneyerek kazanmayı denemeleri gerek.

Bunun tek yolu, masaya oturmaktır..

Masaya oturmak eğer bir şeyler kazanmaksa, unutulmamalıdır ki, bu karşı tarafı anlamaktan geçer.

Anlamak da karşı tarafın neden vazgeçemeyeceğini, neyi fazla önemsemediğini teşhisten geçer..

Teşhis yapmak, seçmene ve kendi seçim bölgesine selâm göndermek yerine, reel politikanın kurallarını hatırlamak ve bunlara uymakla mümkündür.

Masada iki de bir havaya fırlayıp, “Gol!..” diye bağırıp seçmene selâm gönderirseniz; sonra size maç sona erince “scoreboard”u gösterirler.

O zaman, maçın kaç kaç bittiğini anlarsınız...