40 sene öncesinin okul arkadaşlığını zaman içerisinde dostluk ile demleyerek bu günlere getirdiğimiz Sevgili Arkadaşım Emek Yağ Finans Müdürü Yıldıray Çamlık ile eski Bursa ve ilişkileri hakkında sohbet ederken bana bir kitap armağan edeceğini söyledi ve her zamanki zarif üslubu ile imzaladığı kitabı verdi.

Sosyal Psikoloji dalında dünya çapında kariyer sahibi olan Prof. Çiğdem Kağıtçıbaşı’nın (Çizakça) annesini anlatırken kendi otobiyografisini de çizdiği bir anı günlük kıvamında yazdığı “Lülâ ve Ben“ adlı kitabı bir solukta okudum.

Bir kitabı okurken içinde adı geçen kahramanlar ile gerçek hayatta birebir tanışmanın ve yaşattığı heyecan keyfi düşünebiliyor musunuz?

Çiğdem hanımın konuşmayı yeni öğrenen her çocuk gibi adını yarım yamalak söylediği annesi Süheyla Çizakça’ya “Lülâ” diye hitap etmesi kitaba adını vermiş.

Lülâ Hanım’ın ailesiyle İzmir’den Bursa’ya gelmesi, sınavları derece ile verip öğretmen olmasının ardından Bursa Necatibey Kız Enstitüsüne stajyer öğretmen olarak atanması, disiplini , başarısına hayranlık duyduğu İhsan Çizakça ile tanışması ve evlenmesi ile başlayan öykü Çizakça Kolejinin kuruluş hikayesi ile benim anılarım arasına da girdi.

Bursa’da ilk Özel Okul açmak gibi imkansızı başaran Çizakça Ailesi, kendinden sonra Bursa’da marka olan bütün özel okulların girişimcilerini içinden yetiştiren okul olmanın bedelini İhsan Çizakça’yı erken kaybederek ödedi.

Bir hayali başarı öyküsüne çeviren iki öğretmenin arkasında duran Bursa Aileleri Bursa’nın gerçek zenginleriydi. Bu zenginlerin sözlerinin bile teminat olduğunu ve asıl güçlerinin paradan değil asaletten geldiğini kitabı okudukça anlıyorsunuz.

Ben Çiğdem Hanımı tanımadım ama Süheyla Hanım ile ilk açtıkları okulun çatı tamiratları sırasında tanıştığımda sevecen ama biraz yorgun hali gözümden kaçmamıştı.

Genç yaşta kaybettiğimiz Leyla Çizakça ise okul arkadaşımdı. Son döneminde evliliği ve okulun yüklerinin ağırlığını çekemediğini biliyordum. O heybetli kadının bir anda öldüğünü öğrendiğim günü dün gibi anımsıyorum.

Bu kitap tek başına Lülâ Hanımı, İhsan beyi, Çiğdem Hanımı ya da Sevgili Leyla’yı anlatmıyor. Bu kitap bir dönemin Bursa’sının aynası olarak gözümüzde yansıyor. Bu kitap bir zamanlar yaşanan şimdilerde özlenen gerçek Bursa’nın gerçek öyküsüdür.

Teşekkürler Sevgili Yıldıray!