Son dönemin en hararetli tartışmalarından biri olan Uber ve sarı taksi sorunu halkı adeta ikiye bölmüş vaziyetteydi. Taksicilerin kendilerine has uygulamalarından bezmiş müşteriler,(mesafeye göre yolcu seçmeleri, turistlere karşı olan tutumları ve insan ilişkilerindeki yetersizlikleri gibi) son yıllarda Uber’e yönlenmeye başladı. Uber’in kendisini “müşterileri ve sürücüleri buluşturan bir uygulama” olarak tanımlaması ve yasal düzenlemelerdeki boşluklar ise bir takım sorunları beraberinde getirdi.

Yukarıda da bahsettiğim üzere Uber temelinde bir yazılım olarak karşımıza çıkmakta. Ülkemiz dışında pek çok ülkede de yaygın olarak kullanılan bu uygulama; Türkiye’de ise “Uber Turkey Yazılım ve Teknoloji Hizmetleri Limited Şirketi” unvanıyla İstanbul Ticaret Odası’na kayıtlı olarak faaliyet göstermekte. Uber’le ilgili dünya çapında yapılmış olan yasal düzenlemelere şöyle bir göz attığımızda genellikle pozitif bir gelişmenin olduğunu söylemek mümkün. Peki ama yolcu taşımacılığı ile ilgili ülkemizdeki düzenlemeler nasıl?

VERGİSEL YÜKÜMLÜLÜKLER

AÇISINDAN UBER

Anayasamızın “Yerleşme ve Seyahat Hürriyeti” başlıklı 23. maddesine göre herkes, yerleşme ve seyahat hürriyetine sahiptir. Kişiler seyahat hürriyetini, kamu tarafından verilen hizmetlerden ya da özel sektör tarafından verilen hizmetlerden yararlanmak suretiyle kullanırlar. Madde metninde de anlaşılacağı üzere taşımacılık hizmeti özel sektörler tarafından da sunulabilecektir.

Tüm okların Uber’e dönmesinin en önemli sebeplerinden biri ise vergi ödemekten kaçınma noktasında ortaya çıkıyor. Taksi şoförlerine göre Uber sisteminde vergi ödenmiyor ve bu durum haksız bir kazanç yaratıyor. Ülkemiz vergisel düzenlemeleri açısından bir karşılaştırma yapılması gerekirse, kanunlar taksi işletmecilerinin gerçek usulde vergilendirileceğini öngörmüştür. Uber yazılımına bakıldığında ise, (her ne kadar şirket aksini iddia etse de) şirketin yabancı menşeili olması ve taşımacılık ücretinin yüzde 20’lik kısmının sürücü tarafından şirkete ödenmesi, ticari faaliyet sonucu bir kamu geliri elde edilmediği iddialarını ortaya çıkarmıştır.

Bakıldığında ise Uber sisteminde, taksilere kıyasla vergisel denetiminin daha kolay olması gerekiyor. Çünkü Uber taşımacılığında yapılan ödemeler nakit yerine daha çok kredi kartı ile yapılmaktaveseyahatin bir ekonomik işlem olarak kaydının tutulması daha kolay olmaktadır.

DENETLEME SORUNSALI

Uber uygulamasına karşı çıkılan diğer sebeplerin arasında ise söz konusu ticari faaliyetin devlet tarafından gereği gibi denetlenemeyeceği açısından ortaya çıkmakta idi. Taksileri de kapsayan 5393 Sayılı Belediye Kanuna göre; ulaşım hizmetlerinin koordinasyonu ve ulaşım planlarının yapılması, kara, deniz, su ve demiryolu üzerinde işletilen her türlü servis ve toplu taşıma araçları ile taksi sayılarını, bilet ücret ve tarifelerini, zaman ve güzergâhlarını belirlemek, ticari amaçla çalıştırılacak taksilerin çalışma şekil ve şartları ile bu taşıtların teknik özelliklerini tespit etmek; kanunların belediyelere verdiği trafik düzenlemesinin gerektirdiği bütün işleri yürütmek belediyenin yetki ve imtiyazları arasında sayılmaktadır. Büyükşehir sınırları içindeki kara ve denizde taksi ve servis araçları dâhil toplu taşıma araçlarına dair bu yetki ise büyük şehir belediyelerine tanımaktadır.

Karayolları Trafik Kanunu’na göre ise yolcu taşımacılığı yapılabilmesi için İçişleri Bakanlığı’ndan yetki belgesi alınması zorunludur. Bu nokta da ise Uber hizmetinin belediyelerin denetleme yetkisinin kapsamına girip girmeyeceği tartışması ortaya çıkmaktadır.D2 taşımacılık belgesi olarak adlandırılan belgeye sahip araçlar yurt içinde taşımacılık hizmeti görebilirler. Ancak bu belgeyalnızca yurt içi tarifesiz taşımalar için izin verir. Taksi hizmeti ise tarifeli bir hizmet olduğundan D2 belgesine sahip olmak taksicilik için yeterli olmayacak, ayrıca Taksi Taşıma Ruhsatı’na gerek duyulacaktır. Uber’ in ise zaman zaman taksicilik faaliyetleri yapar şekilde hizmet verdiği görülmektedir. Dolayısıyla hizmetin sunulmasında yalnızca D2 belgesinin yeterli olup olmayacağı ayrı bir hukuki sorun yaratmaktadır.

Yanı sıra taksicilik faaliyeti pek çok açıdan izin gerektiren bir faaliyet olarak kanunlarda yer alıyor. Keza taksi işletmeciliğinde taksiler ve şoförleri için gereken kanuni bir takım zorunluluklarda bulunmaktadır. Uber açısından bu gibi yasal yükümlülüklerin bulunmaması, sistemin bu kanuni boşluktan yararlanarak daha rahat ve devletin denetiminden uzak bir hizmet sunduğu düşüncesini doğurmaktadır.

Sonuç olarak Uber uygulaması hukuki alt yapı açısından ne yazık ki yetersiz kalmıştır. Ancak yine de beraberinde getirdiği faydalar ve müşterilerine sunduğu hizmet düşünüldüğünde tamamen yasaklanması yerine hukuki bir düzene oturtulması daha uygun olacaktır. Anayasa’da da belirtildiği üzere kişiler özel şirketler aracılığı ile seyahat haklarını kullanabilme imkânınaerişebilmeli, bunun da ötesinde, sözleşme serbestisi gereği bu hizmeti kimden alacaklarına kendileri karar verme yetkisine sahip olabilmelidirler.