Yaz ayları ile balayının bittiği ve Eylül ateşinin düştüğü günlerde TÜGİAD Bursa Şubesinin aylık sinerji paylaşım toplantısında dersimiz ekonomiydi. Konunun mazrufuna geçmeden önce zarfın hakkını vermek gerekirse, Podyum Davet’in mükemmel ev sahipliğinin gecenin güzel geçmesinde büyük katkısı olduğunu söylemeliyim. O takımın kaptanı olan Fazıl Ozan şahsında bütün ekibi kutluyorum.

Piyasada Eylül ateşi tabiri boşuna kullanılmaz. Yaz aylarının rüya gibi yaşanan keyfinden sonraki mahmurluğu ve süreci devam ettiğinden Eylül durgun geçer. Öte yandan da kış tehditlerini almaya başlarız. Bütçeler fay hattında olduğundan yıkılmasa bile sallanır.

 İşte TÜGİAD bu süreci kısaltmak adına şoklama yaparak kendimize gelelim diye tabanca gibi iki konuşmacıyı davet etmişti.

Hep birlikte Ziraat Portföy Yönetim A.Ş. Genel Müdürü ve Yönetim Kurulu üyesi Hakan Eryılmaz ile Ekonomist Yazar, TV Ekonomi Yorumcusu Semra Demircioğlu’nun çizdiği ekonomik tabloyu izledik.

Hakan Bey kısa bir merhaba sonrasında Ladies First kuralına uyarak sahneyi ve sözü Semra Hanıma bıraktı. Semra Demircioğlu’nu bilgisi, belagatı ve görüntüsü ile ekranlarda da ilgi izlediğim ve ekonomi yorumcusuydu. Türkiye’den dünyaya bakışın ardından Dünya üzerindeki Türkiye’yi yorumlarken ekonomide mutlak büyüklüğün olmadığını G8 in sancılar içinde olduğunu ve pek bir özendiğimiz Çin’in gidişatının reel kriterlerle pek hayra yorulamayacağını güzelce bana bile belletti.

Bunları anlatırken Türkiye açısından elbette pespembe bir tablo çizmedi ama enseyi karatmamamız için pek çok nedenimiz olduğunu öğretti. Her sözünün başında eğitim için değil bilgi paylaşımı adına konuştuğunu söylerken zeki bir öğretmenin, öğrencileri sıkmadan nasıl ders anlattığının örneklerini verdi. Finali hep muhatap olduğu “Dolar ne olur?” sorusuna yanıt verebilmek için diğer yüksek lisanslarının yanına eklemek üzere “para” üzerine Yüksek Lisans öğrencisi olduğunu ifade ederek eğitim almadan “para” uzmanlığı yapanlara çaktı geçti.

 Hakan Eryılmaz ile yemek öncesi ayaküstü yaptığımız  “Türkiye nereye koşuyor” ana başlıklı sohbette ben geçmişten kalan tortu ile ringde “dayak yiyoruz” derken, o önümüz carimiz açık ama önümüz de açık diyerek “Bu maçı alırız” dedi. İkimizin ortak paydası Türkiye olunca uzlaşmak zor olmadı.

Son konuşmacı olarak sahne alan Hakan Eryılmaz bizi grafiklerin rakamların bulunduğu sıkıcı dünyadan çıkarıp“Ekşın”diyerek etiyle kemiği ile gerçek dünyaya atıverdi.

Benim yıllardır yaptığım çok sevdiğim betimlemeyi ekonomide kullanmasına bayıldım. Biz Türkler tavlayı severiz. Tek hamlelik oyunda başarı bizim başarısızlık zarın olsun diye… Oysa hayat satranç gibidir. Her hamlenin hızlı ve doğru olması yetmez sonra yapman gereken hamleleri ön göremezsen onlar seni fena görür. Ekonomide de durum aynen böyle dedi. ODTÜ’ye birinci girip sonuncu çıkan adam   

Dev bir portföy yöneten bir Genel Müdür’ün içinde hiçbir şey bilmemesi ile öğünen Sokrates taşımasını çok sevdim. Ülkesinin geleceği için iyimser düşünen, iş adamlarının partner almaktan korkmamasını öneren, yatırımcıların yastık altından çıkması gerektiğinin altını çizerek konuşmasını bitirdi.

Bir de takım olarak trafikte felaket olan hız sayesinde kırılgan ekonomiyi, esnek ekonomiye getiren siyasi otoritenin hakkını vererek, ekonomide bilinçli olarak acele eden ecele gitmez kamyon sözünün tescilini aldılar.

Teşekkürler TÜGİAD…