Babam ne yazık ki zaman zaman taşlardan kaynaklı böbrek ağrısı çekiyor. Ve bir gün yine şiddetli bir ağrı sonucu (böbrek taşı vardı 5 mm, iki tane) hep birlikte soluğu gece yarısı, Yıldırım’da bulunan Şevket Yılmaz Hastanesi’nin acil servisinde aldık. Görevli doktor herhangi bir tahlil veya tetkik yapmadan babama, bize, direkt böbrek taşı olduğunu söyledi.

SEN Mİ İYİ BİLİCEN, BEN Mİ…

Bunun üzerine babam (kendisi de sağlıkçı olduğu için) doktora “Hocam bir bakar mısınız, taşlar belki kanala düştü ki beni bu kadar sıkıştırdı” dedi ve bunun üzerine doktor “Sen mi iyi bileceksin, ben mi” deyip hızlıca bizden uzaklaştı.

GECE BOYU İŞKENCE

O gece babama, sabah 6’ya kadar, sürekli serum taktılar ve ağrı kesici iğne yaptılar. En sonunda da, baktılar ağrılar dinmiyor morfin vurdular. Kıssadan hisse; bunun adı: “Gece boyu işkence” oldu. Hal böyle olunca tekrar doktora sorduk; “Hocam bu durum ne zamana kadar böyle sürecek”… Doktor, “Saat 09.00-09.30 gibi üroloji doktoru gelecek ve o zaman size bakılacak” dedi.

CEVAP NETTİ: HAYIR

Aldığımız bu cevabın üzerine taşın nerede olduğunu öğrenmek için, hastanenin alt katında bulunan ultrasona indik. Saat 08.00 oldu, ancak ultrasoncu henüz yoktu. Meğer görevli saat 09.30-10.00’da geliyormuş… Halbuki biz acil servisten geliyorduk. Ultrasonu çekebilecek başka hiç kimsenin olup olmadığını sorunca da cevap açık ve netti: Hayır! Ve ne yazık ki sadece biz değil, bizim gibi daha nice kişi sırada çaresizce bekliyordu…

SOLUĞU ÇEKİRGE DEVLET’TE ALDIK

İyiden iyiye sinirlenince ve de babamın ağrıları dayanılmaz hal almaya başlayınca soluğu Çekirge Devlet Hastanesi’nde aldık. Ve orada babamı acil olarak ameliyata aldılar. Öğrendik ki idrar, böbreği aşmış ve mideye kadar çıkmaya azıcık kalmış… Şükürler olsun ki geç olmadan, son anda ameliyata aldılar ve böbrek taşlarını aldılar.

BİR DEĞİL, İKİ DEĞİL!

Önemle belirtmek isterim ki, Şevket Yılmaz Hastanesi’nde yaşanan bu sorun maalesef ki bir değil, iki değil. Örneğin, 1.5 yıl önce Gemlik’te, Fatih Alver adındaki bir arkadaşımız boğuldu ve 5 dk suyun altında kalınca bir şekilde hayata döndü. Çocuk şu anda evinde fizik tedavi görüyor ve vücut hareket etmediği için de enfeksiyon riski sürekli var. Kaldı ki bu enfeksiyonu Şevket Yılmaz Hastanesi’nde yatarken kaptı.

KAPIDAN DURUM TESPİTİ

Çünkü Fatih arkadaşımız hastanede tekli odada yatması gerekirken, 5-6 kişilik, değişik hastalıkları olan kişilerle bir odada yattı ve de sürekli enfeksiyon kaptı durdu. Bir sabah doktora Fatih’in durumunu sordum ve doktor genelde olduğu gibi kapıdan, hiç hastanın yanına dahi girmeden, ‘iyi, iyi’ dedi ve yapılan hiçbir tetkike bakmadan geçti gitti.

DOKTORU ŞİKAYET ETTİM

Daha fazla sabredemeyip söz konusu doktoru, Kamu Hastaneler Birliği’ne şikayet ettim. Ancak şikayetten sonra kendisini sorgulaması gereken doktor, aileye ‘beğenmiyorsanız buradan çıkın’ gibi hitaplarda bulundu. Ailede bu olayın üstüne çocuğu hastaneden çıkarıp, maddi durumu olmamasına rağmen, özel bir hastaneye götürdü.

BU BÖYLE OLMAZ

Ve şimdi bu arkadaşımız, enfeksiyon tedavisini Şevket Yılmaz “ben fizik tedaviyi yapmam” demesi üzerine mecburen evde görmeye başlıyor. Ancak burada en üzücü olan şu ki, bu hastane olanakları olduğu halde, ne hastalarla ne de hasta yakınlarıyla ilgilenmiyor. Bu böyle olmaz. Benden, bizden söylemesi. Acil önlemler alınmalı, insanların sağlığı hiçe sayılmamalı. Herkes çok iyi biliyor ki, bazen bir an bile çok önemli… Ve de en nihayetinde her insan çok çok değerli.

 Saygılarımla

Abdullah Güler

Başkan Aktaş’a tekraren çağrımızdır

Osmangazi Metro İstasyonu’nda, elinde 100 TL olan bir vatandaşımız, dolum makinesinin geri para vermemesi yüzünden ihtiyacı olan yüklemeyi yapamıyor, çevredeki esnaftan parasının bozulmasını rica ediyordu. Sabah saatleri olduğundan dolayı esnaf parayı bozamadı.

MAKİNELER REVİZE EDİLMELİ

Buna benzer şikayetler had safhada. Dolum makinelerinin yazılı programı revize edilmeli ve vatandaşlarımız istediği miktarda dolum yapabilmelidirler. Büyükşehir Belediye Başkanı Sayın Alinur Aktaş’a tekraren çağrımızdır.

 Cemil AYDIN

MHP Osmangazi Belediye Meclis Üyesi Grup Sözcüsü

 

Bal-Göç Kafe kapılarını açtı

 Bal-Göç’ün yürüttüğü çalışmalar sonucu üyeler ve Bursalılar yepyeni bir sosyal tesise daha kavuştu.

Nilüfer Karaman Mahallesi’nde daha önce açılan restoran şeklindeki sosyal tesisin hemen yanına yapılan kafeterya/kafe şeklindeki Bal-Göç Kafe, Bursalı vatandaşlara ve Bal-Göç üyelerine kapılarını 23 Aralık Cumartesi günü törenle açtı.

RUMELİ TÜRKÜLERİ COŞTURDU

Zülfiye Atagün’ün işletmeciliğini yaptığı Bal-Göç Kafe’nin açılış kurdelesini, Bal-Göç Genel Başkanı Prof. Dr. Yüksel Özkan ve Nilüfer Belediye Başkanı Mustafa Bozbey kesti. Yönetim Kurulu üyelerinin de katıldığı açılışta renkli dakikalar yaşanırken, misafirler Elvan Demir’le Rumeli türküleri eşliğinde coştu. Üye ve Bursalılara en nezih şekilde hizmet vermeye hazırlanan Bal-Göç Kafe’nin hayırlı olmasını diliyoruz.

***

Benim adıma sen konuşur musun?

Sokaklarda olduğumu söyle herkese… Üşüdüğümü, ıslandığımı, korktuğumu, aç kaldığım, susadığım için çamurları içtiğimi, dövüldüğümü ve hatta öldürüldüğümü söyle.

En önemlisi: Can taşıdığımı söyle onlara!

 

TEŞEKKÜR PANOSU

Kütahya’dan getirttiğimiz felçli ‘çocuğumuz’ çok şükür tedaviye cevap verdi, adımlar atmaya başladı. Şimdi de yürütecimizi de yaptırdık. Hayırlısıyla aralarda onunla daha sağlıklı adımlar atacak. Bize tedavi konusunda yardımcı olan Yıldırım Belediyesi Veteriner İşleri Müdürü Mehmet Altuntaş’a, Veteriner Hekimimiz Nedret Kollu ve yürütecimizi hazırlayan Bircan Yıldırım Bey'e çok teşekkür ederiz.

Marmara Hayvan Hakları Federasyonu’nda

Bursa Temsilcisi

Vildan Elçin Şenkaya