M.S. 630’lu yıllarda Doğu Kök Türk Devleti’nin Çinlilere esir düştüğünü ve dillere destan olan bağımsızlık hareketini anlatacağım bugünkü yazımda.

Çinliler ele geçirdikleri binlerce Türk’ü asimile yani zaman içerisinde sindirerek yok etmek için Türkleri ordularında görevlendirerek bir takım faaliyetlere geçtiler.

Kimisini subay kimisini başka bir mevkide görevlendiren Çinliler bir şeyi hesaba katmadı. İşte o unuttukları şey ise Türklerin bağımsızlıklarına düşkün savaşçı bir millet olduğu idi. Bunun fitilini ateşleyen de Çinlilerin subay olarak göreve getirdiği Kürşad idi. Uzun yıllar esaret altında kalan Türkler çeşitli şekillerde asimilasyonlara maruz kaldı fakat asla gelenek görenek ve kültürlerinden taviz vermediler.

Günlerden bir gün Kürşad, 40 arkadaşıyla bir araya gelip ‘ihtilal’ yapmaya karar verdi, ‘Ya istiklal ya ölüm’ dercesine…

Geri dönüşü yoktu kalkıştıkları ihtilalin…

“100 binlerce askerden oluşan Çin ordusuna karşı ne derece başarılı olacaklarını düşünmediler bile. Onların tek bir amacı vardı. Türkleri yok olmaktan kurtarmak. Başka milletlerin egemenliği altında yaşamaktansa ölmeyi tercih eden Kürşad ve arkadaşları yani namı değer 40 yiğidimiz Çin sarayını basıp Çin imparatorunu rehin almayı planladılar. Kılıçlarını bileyip, keskinleştirdiler.

Artık onların akıllarında Çin imparatorunu ele geçirmekten başka bir amaç yoktu. Bu arada Çin ordusu gelişmiş ağır zırhları sayesinde zamanın en modern ağır zırhlı birliklerinden oluşmaktaydı. Çelik plakadan yapılan zırhları ok, kılıç ve mızrak darbelerine karşı korumalı bir yapıda üretilmişti. Çin imparatorunu koruyan İmparator Muhafız Alayı son derece savaş yetenekleri üstün, en gelişmiş zırh ve silahlarla geliştirilmiş birliklerden oluşmaktaydı. Aynı Osmanlı padişahlarını koruyan özel birlikler misali. Böylesine korunaklı bir ordunun muhafız alayını yani en seçkin birliklerini perişan edecek olan Kürşad ve 40 yiğidinin asıl amacı imparatoru dışarıda gafil avlamaktı.

Çünkü onların imparatorları da bazen halkın arasına karışır halkını yoklardı fakat o gün yağmur yağdı ve imparator sarayın dışına çıkmadı. Ne olursa olsun Türklerin bağımsızlığı için mücadele eden Kürşad ve 40 yiğidi Çin sarayını bastı.

Verilen karardan asla geri dönüş yoktu.

Çok kanlı bir vuruşma yaşandı. Sarayın içinde adeta kıyamet kopuyordu.

Binlerce Çin askeriyle göğüs göğüse savaşan Kürşad ve 40 yiğidi saraydaki muhafız alayıyla şiddetli çarpışmaların yaşanması ve muharebenin devamında da kendilerinin kaybedeceklerini anlaması neticesinde, geri çekilme kararı aldı.

Geri çekilen Kürşad ve 40 yiğidi Vey ırmağının olduğu bölgede durdular.

Çünkü arkalarından devasa bir Çin ordusu geliyordu. 100 binlerce Çin askeri Kürşad ve 40 yiğidinin peşine takılmıştı. Sarayın rengi adeta al rengine bürünmüş, öldürülen Çin askerlerinin zeminde yapmış olduğu kalabalıktan yerde zorlulukla yürünüyordu.

Doğal olarak Çin hükümdarını da bir korku salmıştı. Velhasılıkelam Vey ırmağında Çin ordusuyla kahramanca savaşan Kürşad ve 40 yiğidi yüzbinlerce askerden oluşan Çin Ordusu’na öyle bir şiddetle saldırdı ki vurulan kılıç darbelerinden çıkan sesler adeta şimşek gibi patlıyordu.

Rivayetlere göre 3 gün savaştığı öne sürülen Kürşad ve 40 yiğidi orada can verdiler. Esaret altındaki Türklerin öç almak isteyeceğini düşünen imparator 40 tanesi bunu yaptıysa binlercesi ne yapar düsturuyla hareket edip hemen Türkleri serbest bıraktı.

Irkçılık yapmıyorum ama böyle bir milletin neferi olmak insana ayrı bir gurur veriyor.

Bizim kanımızda bağımsızlık var.

Kimse bize boyunduruğu altında esaret hayatı yaşatamaz.

Bizde Kürşad ve 40 yiğitleri tükenmez.