Türkiye siyaseti tam anlamıyla çok kötü bir kaotik süreci içine girdi.

Siyaset tarihine baktığımızda, Osmanlı İmparatorluğunun çöküş sürecinde başlayan, Cumhuriyetin kuruluşundan bu yana hep sancılı bir siyasi süreç yaşandığını görüyoruz.

Cumhuriyetin kurucu yönetim kadroları, Mustafa Kemal Atatürk sonrası süreçte geleceği okuyamayan, günü kurtarmaya çalışan bir siyasi hat izleyerek, siyasi kaosla beslenmişlerdir.

Yaşanan süreçte onları bir ürünü olarak devam ediyor.

Son zamanlarda sık duyduğum, cümlelerden bir, Şimdi ki CHP’nin Atatürk’ün CHP’si değil.

Her şeyden önce siyasi partiler kadro hareketidir, Partileri bireylerle özdeş tutmak doğru bir anlayış değildir.

Bazı sığ ve sağ düşünen analiz yeteneğinden yoksun kişiler, Kemal Kılıçdaroğlu’nu olumsuzlukların, günah keçisi olarak cezalandırma peşinde.

Ankara’da şehit cenazesinde bir müfterinin yaptığı yumurtalı saldırıyı nasıl değerlendirmek gerekiyor.

Bence ülke de siyaset provokatörlere teslim edildiğinin bir örneği olarak görülmeli.

CHP’yi kafalarda bölümlere ayırmaya gerek yok.

CHP tarihsel süreçte kendini yenilemeyen, değişim yasasına direnç gösteren bir partidir.

AK Parti iktidarının varlık sebebi, Deniz Baykal gibi ufku dar, geleceği okuyamayan parti diktatör yasının bir ürünüdür.

CHP’deki yaşanan kaos Türkiye’nin yansımasıdır.

Dokunulmazlıkların kaldırılmasını sürekli bir şekilde seçim meydanlarında dile getiren CHP’de bazı milletvekilleri, AK Partinin, bunlar dokunulmazlıkların kalkmasını istemedi. Meydanlarda kalksın diye size yalan söylediler, teröre destek veriyorlar korkusu içinde dokunulmazlıkların kalkması için oy verdiler.

Yani aslında genel tabloya baktığımızda AK Partinin, CHP’nin, MHP’nin gündemlerini Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan belirliyor.

Siyasetinin gündemini Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ının agresif söylemlerini eleştirme üzerine kurdu.

MHP’nin durumu, CHP’den daha vahim konumda, muhalefet partisi değil, sanki AK Partinin dışarıdan koalisyon ortağı gibi hareket ediyor.

MHP’nin tabanı olan ülkücü hareketin, sesine kulak tıkamaya devam ederek, MHP’yi meclis dışında kalması için Bahçeli ve ekibi, AK Partiyle birlik içinde hareket ediyor.

HDP, Haziran seçimlerinde Türkiye partisi olma hayalleri, PKK’nın derinleri tarafından, kanlı eylemleriyle yerle bir edildi.

Dokunulmazlıkların kaldırılması AK Parti cephesinde ne kadar sevinçle karşılanmışta olsa, bence 376’nın üzeri yeni dönemi kaos dönemi olarak oyladılar.

Bu süreçten sonra yargı önüne çıkacak olanlar ağırlıklı olarak HDP milletvekilleri olacak.

Yargılama sürecinde çözüm süreci içersinde yapılan pazarlıkların itiraflarını göreceğiz.

Ardı arakası kesilmeyecek kaos dönemleri göreceğiz.

Yani anlayacağınız, her anlamda yaşadığımız siyasi süreç tüm partiler için gaflet ve delalet!