Ekonomimizde işler hiç de iyi gitmiyor. Burada amacım siyasi bir eleştiri yapmak değil. Fakat ekonomimizi de siyasiler yönettiği için ister istemez eleştiri okları o yöne kayıyor.

ABD ile giriştiğimiz adına kavga bile diyemediğim, havacılıkta it dalaşı diye tabir edilen bir olay yaşanmakta. Taciz üstüne taciz yaşanıyor. Döviz kurları almış başını gidiyor.

Neredeyse bütün ürünlere gelen zamlar ve halkın çaresizce bunu kabullenmesi beni korkutuyor.

Fırtına öncesi bir sessizlik mi yaşanıyor diye endişeleniyorum.

Akaryakıt, elektrik, doğalgaz, temel tüketim maddelerindeki fahiş artış halkın cebindeki parayı yavaş yavaş eritmekte ve neredeyse herkesin borç batağında olduğu düşünülürse faizlerin artması sonuçları çok kötü olan bir tabloyu ortaya koymaktadır.

Ekonomi çarkının tam ortasında olan işletmelerde döviz kurları ve faizlerin artması karşısında şaşırmış bir vaziyette. Halkın alım gücü iyice düşmüş durumda. Buna bir de yükselen maliyetlerle fiyatların arttığı düşünülürse tam bir kaosun yaşanacağı bir gerçek.

Önümüzdeki günlerde kapanan firma sayıları bir hayli fazla olacaktır. Zira işletmeler zor durumda. Vergi SSK primleri ödenemiyor. Borçların taksitlendirilmesi de bir şey ifade etmeyecek. Yeni gelen borçlar üstüne biniyor zaten.

Radikal kararlar alınmadığı müddetçe bu tip eylem planları sonuca ulaştırmaz.

Biliyorum hem iç hem de dış düşmanlarla boğuşuyoruz. Bu da bizi gerek siyasi gerekse de ekonomi anlamında zor durumlara düşürüyor.

Ancak biz güçlü bir devletiz. Bunların üstesinden gelmeyi biliriz. Yeter ki birlik beraberlik içinde olalım.

Alınacak kararlarda uygulanacak reçeteler elbette acı olacak. Fakat tedavi sonrasında tam olarak iyileşmiş bir bünyeye sahip olmamız önem arz etmektedir.

İşletmelerin üstündeki çok ağır olan yüklerin bir an önce hafifletilmesi gerekmektedir. Acil eylem planları uygulanarak bu kaos ortamının bir an önce dağıtılması elzemdir.

Kimsede moral kalmamıştır.

Artık herkes ne olacaksa olsun demeye başlamıştır.

Bu da sonun başlangıcı demektir.