Uzun zamandır beklenen malum yaz tatili geldi çattı sonunda... Öğretmenler uzun ve yorucu senenin sonunda rahat bir nefes almayı beklerken, öğrenciler zaman kontrolü olmadan eğlenme derdine düşmüşken, ebeveynler ise hangi kurs, hangi eğitim, hangi yaz okulu daha kaliteli derdine düştüler...
Koca bir kış sezonunda belki isteyerek belki istemeyerek üstlerine düşen görevi yapan mini mini çocuklarımız tam da istedikleri her şeyi yapabilecekleri zamana kavuşmuşken yine bir sistem içinde…
Bizim zamanımız da yaz ayları Kuran kursuna gitmek demekti.
Bazen camiye, bazen de Kuran öğreten ablalara ve teyzelere gider, yaz mevsiminin isimsiz kuralını yerine getirirdik.
Zaman geçtikçe yaz aylarının da kış sezonundan bir farkı kalmamaya başladı.
Etütler, İngilizce kursları, ders takviyeleri derken yazın geldiğini anlamayan çocuklar, oradan oraya koşuşturan ebeveynler.
Çalışmak zorunda olup da çocuğunu bir yere bırakmak mecburiyeti olan ebeveynler lütfen eğlence odaklı, çocukların akademik değil de daha stres atabilecekleri merkezler ve kurumlar ararlarsa o mecburiyet dinlenmeye döner ve çocuklarımız da 1 senenin stresini atabilmiş olurlar.
Bizler bile yıllık izinlerimize ayrıldığımızda işimizle alakalı hemen hemen hiç bir şey düşünmeden zaman geçirmek istemiyor muyuz?
Çünkü tatildeyiz...
Çocuklarımız da öyle...
Anaokulu öğrencisi de olsa, ilkokul, orta öğretim öğrencisi de olsa hepsinin yaz tatilinde kendi imkanları dahilinde eğlenmeye ihtiyacı var.
Akademik hırsları kenara koyup çocuk olduklarını unutmayalım ve onları daha küçücük yaşlarında hayattan okumaktan bıktırmayalım...
Ama bu demek değil ki onları salıverelim kendi hallerine ne yaparlarsa yapsınlar...
Tablet ve televizyon odaklı olmaları ne yazık ki çok daha vahim…
Yaşıtlarıyla geçirebilecekleri eğlenceli ortamlar bulmak, onlar için hem sosyal hem de akademik yönden oldukça etkili olacaktır...
Bu sokakta oynamak da olabilir, belki uzakta ki teyze amca halaya gidip kuzenlerle beraber olmak da olabilir, belirli saatlerde tıpkı bizlerin çocukluğumuz da olduğu gibi bir kursa gitmekte olabilir, belki bir yaz kurumu da olabilir…
Yeter ki kaygısız ve başarı hedefi olmadan eğlenebileceği bir ortam olsun...
Kendini bulabilsin çocuklarımız.
Ama bu sıcak yaz günlerinde toprağa da değsin ayakları.
Bir çam kokusu almadan bitmesin yaz ayları.
Bir kere olsun çimenlere çıplak ayakla basmadan, o vücutta biriken toksinlerini toprağa atmadan başlamasın okulları..
Bunun İçin öyle büyük organizasyonlara da ihtiyacımız yok.
Bir parkta, belki bir kent ormanında veya büyüklerimizin yaşadığı köylerde, dere olan kırlarda...
Sadece bir günümüzü ayırarak onları toprakla buluşturalım.
Yaşları kaç olursa olsun, hem onların hem de stres yüklü bizlerin buna çok ihtiyacı var.
Sınav senesi olacak çocuklarımızın bunlara daha da çok ihtiyacı var.
Hem kendi içlerinden gelen hem de çevreden yüklenen kaygı ve baskıdan kurtulmanın küçük bir yolu...
Açık hava da ders çalışmanın zihinde yarattığı olumlu etkiler çok büyük.
Yapılan çalışmalar alınan temiz ve bol oksijenin öğrenme becerileri üzerinde çok büyük etkisi olduğunu göstermekte...
Evet, onlar kaygıdan belki çok uzaklaşamaz ama, ebeveyn olarak bir miktar uzaklaştırmak ve bunun için çabalamak bizlerin görevi…
Bunlar bizim evlatlarımız, çocuklarımız, canlarımız, geleceğimiz...
Bir robot gibi görmemeli, en temel ihtiyaçları olan eğlenmeyi de ihmal etmemeliyiz...
Aslında Çocuk olduklarını göz ardı etmemeliyiz.
Çocukça kalın