Bursa Valiliğinin yani Cumhur’un ildeki en büyük makamının Vali İzzettin Küçük ve Hanımefendinin imzasının olduğu bir davetiye Merinos Atatürk Kongre ve Kültür Merkezinde verdiği Cumhuriyet Bayramı resepsiyonuna davet edildim. Bir cumhuriyet sevdalısı olarak davet edilmekten onur duydum ve gecenin önemine binaen en uygun kıyafetimle gururla ve heyecanla katıldım.

Bursa Valisi konukları eşleri ile birlikte karşıladı ve bayramımızı kutladı. Büyükşehir Belediye Başkanımız Recep Altepe ve bürokratları ile Askeri ve mülkierkan törende hazır bulundular ama beklediğim ve hayal ettiğim anlamda “Cumhur” yoktu.

Siyasi Partilerin toplantılarının fotoğraflarında gözükmek için boyunlarını koparcasına uzatan birçok STK temsilcilerinden eser yoktu. Bursaspor Başkanı ise zaten yoktu.

Siad'larda adı geçen deve dişi gibi isimler büyük ekseriyetle nakıstı. Belli ki angarya görülmüştü. Daha önceki yılları bilmesem bu kadar üzülmezdim.

 

Gaziler, Engelli Dernekleri, birkaç Hemşeri Derneği ve Astsubay grubu olmasaydı koca salon bomboş ve onca emek heba olacaktı. Ne yazık ki önceki gece Cumhuriyet Resepsiyonunda Bursa ve Bursalı yoktu.

 

Vekiller zaten Bursa çıkışlı olmadıkları için işin kolayını bulmuş hepsiSMS'li telgraf yoluyla bu meşakkatten(!) kurtulmuşlar. Sanki Bursa için çalışıyorlarmış gibi…

Bir de giyim kuşam meselesi var ki; yürekler acısıydı. Bazı beyler kahveden kaçıp uğramış, bazı hanımlar komşuya geçerken uğramış gibi giyinmişlerdi. Kimse kusura bakmasın. Tek elbisesi olanların biz eskilerin dediği gibi “yabanlık elbisesi” olmayanların dışında böyle gelenlerin hepsine sıfır veriyorum.

Ama Valimiz İzzettin Küçük’ ün bir konuşması vardı ki içimi ısıttı ve beni iliklerime kadar titretti. TEV Başkanı Mehmet Çalışkan’a iyi gelmişim diye haykırdım.

Avrupa’nın hasta adam dediği ve İstanbul Hükümetinin de desteği ile Anadolu topraklarına gömmeyi istediği Türk Devletini, 1919’da Samsun’dan doğan güneş gibi ayağa kaldıran Mustafa Kemal Atatürk ve çok güvendiği Türk milletinin öyküsünü dinlerken gözyaşlarımı tutamadım.

Salonda beklenen kalabalığın olmamasını da sorun yapmadı ve her ilçede etkinliklerin ‘bilgisi dahilinde’ coşku ile kutlandığını ifade etti.

Bence durum biraz daha farklı olmalıydı. Ben olsam 18 ilçenin Belediye Başkanı ve Kaymakamını davet eder ve 20:00 – 21:00 saatleri arasında resepsiyonda hazır bulunmasını ister, kendi programlarını buna göre düzenlemeleri talimatını verirdim. Vekillerin de telgraflarını okutmazdım.

Böyle yapıldığında da başıma neler gelebileceğini tahmin ederdim ama Bir ilde her kafaya ve keseye göre Cumhuriyet Bayramı kutlanmaz.

Baştan sona kadar izlediğim ve ikramlarını tattığım hiçbir stant üzerinde, garsonların servis tepsilerinde alkollü bir içeceğe rastlamadım. Olmadığına dair yemin et deseler bir an bile tereddüt etmem. Belki de niyetim olmadığı için, görmek istemediğim için, talep etmeyeceğim içindir ama olsaydı bile asla geceye oradan vurma edepsizliğini yapmazdım.

Bu tür uygulamalar değerleri asimile eder ve zamanla eritip bitirir.

Bence Bursalılar yarından tezi yok İzzettin Küçük Valimin Resepsiyon konuşmasının metnini bulup okusunlar ki; bu Cumhuriyetin hangi koşullarda kurulduğunun öyküsünü devletin ağzından öğrensinler.

Dilerim ki; bir dahaki sefere 15 Temmuz melanetinin nelere mal olabileceğinin hesabını iyi yapalım ve Cumhuriyetin kurulduğu günün anlamına uygun davranalım.