Zafer Bayramı ve Kurban Bayramı’nın art arda gelmesi ile yaz bitmeden son bir kaçamak yapmak isteyenlere de gün doğdu. Koca koca valizler arabaya yüklendi, sıcak sulara doğru yolculuk başladı. Her güzel şeyin elbet bir sonu olduğu gibi belki de tatilin en keyifsiz dakikaları o valizi getirdiğiniz kadar derli toplu geri toplayabilmektir. Ancak çoğu zaman bu mümkün olmaz! Çünkü tatilin verdiği tatlı rehavet sayesinde eşyaların akıbeti elbette ki düşünülmez. Tatil sırasında çoğu eşya bir yerlerde unutulur, kaybolur, zarara uğrar hatta çalınır. Eve dönüldüğünde ise “Bu valiz gelirken bu kadar hafif miydi?” sorusunu eminim herkes kendine soruyordur.

Kimileri bir sırt çantası ile tatili tamamlarken, kimileri ise evde başlarına bir iş gelir düşüncesiyle tasını tarağını getirir tatile. Koca bir yıl çalışıp tatilin tadını çıkarmak isteyen müşteriler elbette ki eşyalarının kaybolması, çalınması gibi tatsız talihsizliklerle uğraşmak istemezler. İşte tam bu noktada otel ve konaklama işletmelerinin sadece misafirlerine değil aynı zamanda onların eşya ve mallarına karşı da olan sorumlulukları gündeme gelecektir.

Öncelikle belirtmek gerekir ki konaklama işletmelerinin, müşterilerinin can ve mal güvenliğini korumaya yönelik tüm tedbirleri almaları işletmecilik ilkelerinin gereği olduğu gibi hukuken de zorunludur. Mevcut kanun maddeleri ile konaklama işletmeleri ağır bir sorumluluk altındadır. Öyle ki işletmeler, söz konusu kaybolma, çalınma vb. olaylarının meydana gelmesinde kusurları olmasa dahi zarara uğrayan müşterilere karşı günlük konaklama ücretinin üç katına kadar bedelden sorumlu olacaklardır. Kusursuzluğun ispatı bu noktada kanunen çok kolay değildir. İşletmenin bulunacağı “Her yeri yedi yirmi dört gözleyen güvenlik kameralarımız var, biz sorumlu değiliz” şeklindeki savunmaları maalesef yeterli olmayacaktır.

Diğer yandan niteliği itibariyle kıymetli eşya olan; ziynet eşyaları, değerli taşlar, önemli miktarda para, kıymetli evraklar açısından durumu farklılık arz etmektedir. Özel saklama koşullarının uygulanması gereken kıymetli eşyalara hakkaniyet gereği özel bir önlem alınmalıdır. Misafirler tarafından işletenlere değerli eşyalarının saklanması için talepte bulunduğunun ispatı halinde işletenlerin değerli eşyaları muhafaza altına alıp almamasının önemi olmayacak kaybolma, çalınma hallerinde eşyaların tam değerinden sorumlu olacaklardır.

Tüm bunların yanı sıra Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun uyarınca hırsızlık vb. durumlarda konaklayan müşteri, hiç şüphesiz konaklama sözleşmesi üzerinde haklı nedenle fesih hakkını kullanabilecek, bedel iadesi, diğer seçimlik haklar ve hatta manevi tazminata varabilecek taleplerini işletmelere karşı yöneltebilecektir.

Anlaşılacağı gibi bilindiğinin aksine işletmelerin kanunen ciddi sorumlulukları olduğundan, müşterilerinin maddi ve manevi talepleriyle karşılaşmamak adına güvenlik tedbirlerine oldukça önem vermeleri gerekmektedir.