Hem de değme(z)lere verilmeyecek kadar kıymetli bir nesne!.. Ne bakır, ne gümüş, ne altın, ne zümrütlü yakutlar…

Aşktan kıymetli bir nesne yok!

Aşk bir güneşe benzer, aşkı olmayanın gönlü taşa benzer…

Taş gönülde ne biter?

Mademki en kıymetli nesne aşk, en çetin sınav da onunla olsa gerek…

                                                   (Tapduk Emre)

İnsanların aşk diye birbirlerine söyledikleri şey iki nefsin gönül eğleşmesinden başka nedir? Yaratanın razı olmadığı şeylerde aşk ne arar? Aşkı buldum diye naralar atanın içinde nefsin hoşnutluğundan başka ne vardır?

Mademki “bu aşktır!” dediğin şey seni Hakk’ı anmaktan geri bırakır, sana Allah'ı unutturur. Seni O'nun huzurunda durmaktan alıkoyar… Öyleyse put değil midir insanın gönlünde yücelttiği bu sevgi?

Sen aşık oldum dersin, lakin sana onu vereni unutuverirsin.

Sonra aşk elinden gidince aşk bitti zannına kapılırsın.

Yalnızlaşırsın, dünyadan elini eteğini dahi çekersin.

Putlaştırmasa idin nefsani aşkı, bunları yaşamazdın.

Dahası gerçek aşkı da bulur idin.

Aşkı arar durur insanlar... Sanki bir nesnedir de onu başka başka yerlerde, başka başka tenlerde ararlar.

Meğer hakiki aşk gaybda gizli kalmamış, her insanın içinde keşfedilmeyi beklermiş.

O yüzden demezler mi;

Aşkı ararken aşkın içinde buldum kendimi.

Meğer aşk aramakmış.

Aşk, kendisini arayanı aşkın içine atar yakar imiş.

Aşk ateşi ile yandım da piştim, şekilden azade oldum.

Duyun ey insanlar, aşk ateşi kayıp değil, içinde yanar söner değil.

Eğer O’nu arar isen içindedir dışında değil, teninde değil.

Sen Leyla'dan geçmeden hakiki aşk sana varır mı sanırsın.

Aşk fedakarlık ister diye bağıra duralar, Leyla'dan geçmeden gerçek aşkı arayıp duralar…

Allah'a olan aşkı keramet bilir büyük Hakk aşıkları.

Hele de aşk yerleşivermişse gönül kafesine…

Bizle başlar bizle biter bütün cümleleri.

Onların dili dahi aşk olmuştur…

Hakk’ın divanında aşk ile başlar aşk bile biter cümleleri.

Hal diliyle konuşur aşıklar, görenler deli der alay ederler, bilmezler ki görenler, Allah aşkına mecnun olmuştur Hakk aşıkları…

O yüzden gerçek aşk ile nasiplenenler azdır;

Yunuslar azdır.

Veysel Karaniler azdır.

Mevlana ve Şemsler azdır.

Hallac-ı Mansurlar azdır.

Niyazı-i Mısriler, Pir Sultan Abdallar azdır.

Aşk bu ya;

İki kişinin ortak olduğu kalpte bulunmaz.

Derler ki aşıkların gönlü Allah aşkıyla bezensin, içi dışı O'nu seven ve O'nun sevdiklerini sevenlerin sevgisiyle dolsun taşsın.

Madem ki aşk yaratıldı.. Madem ki Allah O'nu yarattı ve kullarına istediği nispette paylaştırdı...

Öyleyse sahibi kimse bu gerçek aşkın.

Öyleyse sahibi Allah olmalı gönülde yakılan bu ateşin.

Aşk, görüp de sevmekse,

Görmeden sevenlere aşk olsun.

Allah ve Resulünün aşkıyla yananlara,

Rabbim bu dünyada aşk şerbetini sunsun...