Bursa’da her sene yine büyük bir coşku ve ciddiyet ile yapılan ve Büyükşehir Belediyesi tarafından bu yıl 30.’su gerçekleştirilen ‘Uluslararası Altın Karagöz Halk Dansları Yarışması’na Dünya’nın dört bir yanından gelen 19 ülkenin folklor ekipleri yerel müzik kıyafet ve dansları ile katıldı. Beşer dakikalık programlarla bizleri ülkelerinin folkloru ile tanıştırdılar.

 

Hafta içinde dağılan Yugoslavya’dan sonra bölgede yaşanan trajedilerin en büyüğü modern çağın en büyük katliamlarından Srebrenitsa Katliamını acı içinde andıktan sonra bölgeden gelen ekipleri izlerken, katliamların halkların işi değil siyasetçilerin işi olduğunu kalp gözü ile gördüm. 19 ülkenin insanları bir yarış içerisindeydi. Kosova’dan, Cibuti’ye, Tunus’tan Şili’ye, Bulgaristan’dan Bolivya’ya hepsi dereceye girmek için mücadele ettiler ama hepsinin yüzünde gülücükler, birbirlerine saygı ve sevgi vardı. Bu insanların kötü bir şey yapmalarının mümkünü yoktu.

 

Bazen düşünüyorum da dünyada huzur barış istiyorsanız siyaset kavramını kaldıracaksınız. Sizin seçtikleriniz önce sizin, ardından dünyanın başına bela oluyor. Olmadı değiştirelim diyorsunuz getirdiğiniz gideni aratıyor. Bazıları da gitmem diyor ve batıyor ama kendi batarken ülkesini de felakete sürüklüyor. Yönetim paradigmalarınıdeğişmeden insanların değişmesi mümkün olmuyor. Çünkü siyaset Allaha değil güce tapan nesiller yarattı.

 

Yaşamanın, üretimin, paylaşmanın siyasete ihtiyacı yok ki; hırs, ihtiras ve kavganın ürünüdür siyaset ve insanlıktan götürdükleri…

 

Bunları düşünerek bütün programı gözümü kırpmadan izledim. Organizasyon’da emekleri olan herkesi yürekten kutluyorum.

 

‘Uluslararası Altın Karagöz Halk Dansları Yarışması’nın finalinde, 1. olan Türkmenistan ekibiAltın Karagöz’ ödülünü kazandı. Yarışmada 2. Olan Gürcistan ekibi Gümüş Karagöz’, 3.’lüğe hak kazanan Şili ekibi de ‘Bronz Karagöz’ ödüllerinin sahibi oldu. Bu ödüllerle birlikte birinciye 5 bin, ikinciye 3 bin, üçüncüye de 2 bin Euro para ödülü de verildi.

 

Aslında benim 19 tane birincim ama en birincilerim ilk üçü paylaşınca keyfimden dört köşe oldum.

 

Sünnet bilmez sünnetçi…

 

Bakan Yardımcısı olmuş bir insanın devletinin, milletinin,  dininin değerlerini asgari ölçülerde bilmesi gerekir diye düşünüyorum ama izlediklerim ve duyduklarım aklıma mukayyet olmamı zorlaştırıyor.

Bir düğüne şeref konuğu olarak çağırılmış bir kişinin Evlilik Cüzdanı teslim ritüelinde cüzdanı geline teslim ederken ettiği cümleler aklımı başımdan aldı.

Muhterem aynen şöyle diyor demiyor da aklınca biryerlere korna çalıyor. Biliyorsunuz Sayın Cumhurbaşkanımızın bir “SÜNNET” i var. Evliliğin geleceğini kadınlarımıza teslim eder. Ben de Cumhurbaşkanımızın “SÜNNETİ” gereği cüzdanı size teslim ediyorum”diyor.

 

Sayın Cumhurbaşkanımızın topluma evlilik kurumu ve kadınlar ile ilgili verdiği mesaj ve dilek son derece doğrudur. Bunu böyle söylesene be adam! SÜNNET’i nerenden çıkarıyorsun? Sünnet Peygamber Efendimizin kâinatın son peygamberinin yaptıklarına ve düşüncelerine uymak değil midir?

 

Cumhurbaşkanı üzerinden yapılan bu bilinçli gaf ile kime hizmet ediyorsun. Dil sürçmesi olsa güler geçersin ama iki kez üzerine basarak SÜNNETe girmek münafıklıktır.

 

Acemi sünnetçi nereden ne kadar kesmesini bilemezse sakat bırakır misali senin de sünnetin yanlış olmuş Sayın Milli Savunma Bakan YardımcımŞuay Alpay.