Siz,
Biz,
Hepimiz,
Önce yıktık,
Sonra da cayır cayır yaktık!..
Yaktığımız yerleri de, betonlarla donattık!
Ve şimdi farkında olmasak da, hep birlikte geleceğimizi yanışını seyrediyoruz!
Yıkmadan yanma işlemi olursa, buna kaza denir.
Ama kazanın oluşumunda ihmal varsa, buna da ihanet diyebiliriz!
Depremde, yıkılan binalarda yangın çıkar, bu doğal afettir.
Depreme tedbir almamak ise hem doğaya, hem de canını ve malını kaybedenlere ihanettir.
Eskiden, eski eşyaları kırar, parçalar, yıkar, yakarlardı!
Bir şeyi yakabilmek için, yıkmak, kırmak, parçalamak lazım ki, iyi yansın!
Orman yangınlarına gelince...
Neyi yıktık da, bu derece yangınlar oluyor?
Bilinç yıkıldı!
Şuur yıkıldı!
Dayanışma yıkıldı!
Orman arazilerinin yakılarak, ortaya çıkan alana oteller yapılmasıyla, güven yıkıldı.
Ormanda piknik yapanların, yaktığı ateşi söndürmemesi neticesinde, insani değerler yıkıldı.
İnsanların birbirlerini uyarmasına bile tahammül edemeyen bir toplum olduk, sabır yıkıldı.
Kontrolsüz, kalibresiz, kalitesizler yüzünden, sadakat yıkıldı.
Orman arazilerini talan edenlere karşı sessiz kaldık, hakikat yıkıldı.
Şimdi, herkes şu sorunun peşinde;
"Manavgat'ı kim yaktı?"
Bunu bilemem, ama şunu net söyleyebilirim ki;
"Manavgat'ı ve ondan önceki tüm ormanlarımızı, değerlerimizi yıkan bizler yaktık!.."
Biz, önce yıktık!
Biz, sonra yaktık!
Sonra da beton döktük, yeşili yok ettik!
Geleceğimizi mahvettik.
"Terörü, teröristleri de unutma!" dediğinizi duyar gibiyim!
Tamam!
Onlara, alayına, soyuna, sopuna lanet olsun!
Ama korumak bizim görevimiz, biz koruyamadık!
Tüm yıkım işlemlerinin son bulması ve yakım aşamasına geçilmemesi için TBMM'ne kanun teklifi sunulmalıdır ve oy birliğiyle yasalaşmalıdır...
Kanun:
"Her ne sebeple olursa olsun, yanan Orman arazilerine KESİNLİKLE AĞAÇTAN BAŞKA BİR ŞEY DİKİLEMEZ!
Her ne suretle olursa olsun YAPILAŞMA YAPILAMAZ!
Bu durumu görmezden gelen kamu otoritesi ve ilgili taraflar Türk Ceza Kanunun ilgili maddeleri uyarınca VATANA İHANETTEN YARGILANIRLAR ve bu cezalar ASLA AF KAPSAMINA GİRMEZ / GİREMEZ..."
Böyle bir kanun çıktığında,
Yıkma eylemi yerini YAPMA eylemine,
Yakma eylemi yerini BAKMA eylemine döndürür...
TELEVİZYONA DEĞİL VİZYONA BAKIN!
Ne güzel demiş Aşık Veysel:
"Mezarıma taş koymayın beton dökmeyin,ben öldükten sonra üzerimde otlar bitsin,çiçekler açsın.
Taş kapatır, çimento kapatır hiç kimse istifade edemez.
Benim toprağım da milletime hizmet etsin. Oradaki biten otlardan koyun yesin et olsun, kuzu yesin süt olsun, arı yesin bal olsun..."
Öldükten sonra bile milletini düşünen bir hak aşığının, harika bir vasiyeti.
Günümüzde...
Ormanlarımız ve ormanlarda bulunan canlarımız, canlılarımız yanıyor...
Öldükten sonra bile yaşatmayı vizyon olarak belirleyen, hak aşığı bir adam!
Ve yaşarken, ormanları ve oradaki canları, canlıları korumayı beceremeyen bizler!
Bir tarafta harika bir vizyon!
Bu tarafta, vizyonsuzluğumuzu gösteren televizyon!..
Organlarımız olan ormanlarımızı koruyamıyoruz!
Aşık Veysel'in vizyonuna ihtiyacımız var...
KALİTE BİRLİĞİ
Kalite Birliği yönetim kurulu toplantısı, Uludağ Koleji yerleşkesinde yapıldı.
Gelecek dönemle ilgili önemli kararların alındığı toplantıda, Kalite Birliği Başkan Vekilliğine Ferudun BAYKARA, Genel Sekreterliğe Mustafa TOĞUŞ, oy birliğiyle seçildiler.
Kalite Birliği kurumsal üyesi olan Uludağ Koleji'nin sahipleri Tekin ÇANGA - Çetin YILDIRIM ve güler yüzlü personellerine teşekkür ediyoruz.
TEŞEKKÜR
Milli Ses Ver Projesi gereği, Kalite Birliği'nin ortaya koymuş olduğu gerekçeler doğrultusunda, yabancı belgelendirme kuruluşlarından almış oldukları belgeleri...
Milli kuruluş olan TSE'ye geçiş yaptırarak, milli ses veren ve bu ülkenin kaynaklarının ülkede kalmasını sağlayan bütün kurum ve kuruluşlara teşekkür ediyoruz...
Gayri millilerin tüm eleştirilerine aldırmadan, Kalite Birliği diyor ki;
Temiz kalitenin temsilcisi TSE'dir...
TSE varken yabancıya, yancıya gerek yoktur...
